Gül Bahçesi ve Karanlık Eller
Her insan bir tomurcuktur bir tohumdur en başta. Zamanla toprağa düşer, büyür, gelişir. Bir ağaç olur, bir gül bir çiçek gövdesi olur. Elbet en güzel halini alabilmesi için bir gülün açması, bir ağacın ballı meyvelerini sunması gerekir. Bunlar içinde gövdesine bir özsuyun akması. Bu özsu insan için sevmek,
Mükemmel Kadınlar - Garib Çoban
Birlikte yürümek, adımları saymak ve kendinden aşağıya inmek.
Zaman ağır olsa ve çiçekler ölmeye mahkum olsa bile.
Şimdiki zamanın sonsuz olduğu sonsuz güzellikte bir eylem olarak kalır gidenler.
Umutsuzluğun karşısında sözün sığınağa dönüştüğü sevgilinin şiiri.
Gecenin derinliklerinde görünmez bir parıltı bize
Size bir hikaye ile anlatmak istiyorum .Bu hikaye tam da anlatmak istediklerimize tercüman oluyor. Mevsimlerden ilkbahar kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy gösterir ve günler geçtikçe kavak ağacına sarılarak boy gösterir.Yagmurlarin ve güneşin de etkisiyle büyüyen kabak bitkisi çok kısa sürede neredeyse kavak ağacı ile aynı boya gelir.
Boburlendikce boburlenen kabak ağacı , bir gün dayanamaz ve kabağa sorar:
Sen kaç ayda bu boya geldin kavak ağacı ?
On yılda der ' kavak '
Kabak çiçeklerini sallayarak güler
Ben neredeyseiki yılda seninle aynı boya geldim der
Kavak sadece gülümser doğru , çok doğru der
Günler günleri kovalar ,sonbaharın ilk rüzgarıyla kabak usumeye başlar ,sonra yaprakları düşer , soguk arttikca da aşağı doğru inmeye başlar .
Bu kez de kuşkuyla sorar kavaga:
- Ne oluyor bana kavak ağacı ?
- Kavak sakin bir şekilde yanıtlar 'ölüyorsun'
- Kabak niçin diye sorar :
- Kavak şöyle yanıtlar ;
Çünkü benim 10 yılda geldiğim yere iki ayda gelmeye çalıştın da ondan der
Sonuç olarak söylemeliyiz ki hiç bir başarı tesadüf değildir. Hazmedilmemiş, gelip geçici başarılar yerine daha kalıcı başarılar hedefiniz olsun demek istemiş yazar kitapta ..Basarinin tanımları örnekler ve başarının fonksiyonları anlatılmak istenmis ben severek okudum Tavsiye ederim
Jean-Paul Sartre’ın Bulantı’sı, yalnızca bir roman değil, aynı zamanda bir varoluş krizinin kaydıdır. Antoine Roquentin’in gözünden, dünyanın çıplak gerçeğiyle yüzleşiriz: her şeyin ne kadar "orada" olduğu, ama aynı zamanda ne kadar "neden orada" olduğunu açıklayamayan bir boşluk hissi. Bu kitap, bir ağacın köklerinden tutun da