Bireyin esas görevi, başkalarından kendi farklılığını ayırmak ve ayakları üstünde durmaktır. Hangisi olursa olsun, örgütlerden birine üye olmak ve "izm"leri vb. desteklemek ortak kimlik anlamına geldiği için, bireyin bu görevine engel olur. Bu tür ortak kimlikler, bir yandan sakatlara değnek, utangaçlara kalkan, tembellere yatak ve sorumsuzlara bakım yeri işlevini görürken, öte yandan da zayıflara, yoksullara ve gemisi batanlara barınak, yetimlere bir ana kucağı ve düş kırıklığına uğramışlara ve bezgin hacılara ümit vaat eden ülkeleridir. Yolunu kaybetmişlerin bir sürünün içinde güven bulmalarını sağlarlar ve beslenmelerini ve gelişmelerini sağlayan anneleri olurlar. Dolayısıyla, bu dönemi bir tuzak gibi de algılamamak gerekir. Tam tersine, günümüzde her zamankinden çok, kimliği olmamak tehlikesiyle karşı karşıya kalan bireyin, varlığını temsil etmesinin tek yolu örgütlerdir. Ortak yapılanmalar bugün öylesine önem kazanmıştır ki, birçoğu, biraz da haklı olarak bunu tek amaç olarak görmeye başladılar. Bağımsızlığa doğru atılan adımlarsa küstahlık, gurur, hayal dünyasında yaşamak ya da aklı başında olmamak diye düşünülür oldu.
Olayları bir başka kişinin gözünden görene dek onu tam olarak anlayamazsın.
… +625
NİETZSCHE AĞLADIĞINDA
Niçin iradesine bir başkasının ellerine bırakıyormuş gibi algılayacağı bir sürecin içine girmeyi reddedecektir bu konulardaki akıl hocası Schopenhauer dir hiç kimsenin bir başkasına yardım etme arzusundan olmadığına İnanır insanların tek istediği hükmetmek ve kendi güçlerini arttırmak iradesinin bir başkasını teslim ettiği
Eh sana da mı her şeyi tek tek anlatayım..
''Hakkımızda bir şeyler diyorlarmış.'' dedim.
''İyi yapmışlar, biz de hep hakkımızda bir şeyler demiyor muyuz?'' dedi.
''Nasıl yani?'' dedim.
''Eh sana da mı her şeyi tek tek anlatayım..'' dedi Sophie.
Sustum, söylediklerini düşünmeye başladım, gizemli biriydi Sophie. Ne aklım tam olarak anlayabiliyordu, ne de tastamam uzaktım. Neden beni seçmişti henüz anlamış değildim de zaten. Garip bir hikayeydi bu.
