Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Emirle Gelen İdam Kararı
Bu üç fidana haksızlık yapılmışsa;toplum olarak sahip çıkmak zorunda olduğumuzu düşünüyoruz.Çünkü onlar bizim insanlarımız.Eğer bir haksızlık yapılmışsa bunu kabul etmek ve bir biçimde açıklamak,kurumları ve yöntemleri sağlıklı ve onurlu kılar,onları yüceltir.Tam tersine bun. dan kaçınmak,sadece o kurum ve yönetimleri değil,bizzat toplumu da zayıflığa ve kendine güvensizliğe iter.
Sayfa 113 - AykKitabı okuyor
Düşlerde her zaman saçma ve karmaşık bir şeyler vardır ve insan tüm gördüklerinin yalan olduğu duygusundan ve en güzel anda uyanacağı düşüncesinden hiçbir zaman tam olarak kurtulamaz.
Sayfa 107 - İletişim Yayınları
Reklam
Dünya tarihinde bugüne kadar kaç insan yaşadı? Bunu kesin hatta yaklaşık olarak bilmek bile zor, çünkü evrim teorisi daha tam açıklığa kavuşmuş değil. İnsanı ne zamandan başlayarak insan nüfusuna dahil etmek gerekiyor hususu üzerinde bir fikir birliğine varılabilmiş değil. Maymunlar gibi ellerini ayak gibi kullandığı zamanlardan mı, iki ayağı üzerine kalkmayı başardığı zamandan beri mi, yoksa toplumsal yapıda belli bir üretim yapabildiği, yani diğer canlılardan ayrı olarak içgüdüleri yerine aklını kullanmaya başladığı zamandan beri mi inşam "insan" saymak gerekiyor belli değil. Tabii ilk insanlar da on binlerce yıl yiyecek bulma ve yaşama kaygılarından nüfus sayımına vakit ayıramadılar. Tahinini olarak bu sayının 60 milyar ile 110 milyar arasında olduğu sanılıyor. Kesin sayı vermeyi seven araştırmacılar ise dünyada 200 bin yıldan bu yana 70 milyar insanın doğup öldüğünü söylüyorlar. Şu anda dünya nüfusunun 6 milyarı geçtiği hesaba katılırsa şu fani dünyadan gelip geçmiş insanların neredeyse yüzde 10'u hala aramızda.
Sayfa 109 - AykırıKitabı okuyor
Aşık olduktan sonra bizi yöneten, bizden daha büyük bir şey olduğunu düşünmeden edemiyorsun. Tam olarak "biz olmayan". İçimizde yaşayan, içimize hapsolmuş, bize yardım etmeye ya da canımıza okumaya her an hazır bir şey. Bizler kendimize sırrız. Bunu bilim bile biliyor. Zihnimizin nasıl çalıştığına dair en ufak bir fikrimiz yok.
Sayfa 291Kitabı okudu
Bizim yarattığımız kavramlar, kendi doğaları gereği, bizim tarafımızdan tamamen bilinebilirler. Ayrıca, onlar hakkındaki doğruları tümüyle ortaya çıkarabiliriz, çünkü onlar bizim zihnimiz dışında hiçbir gerçeklik taşımazlar. Ancak, gerçek dünyada var olan nesneler, bizim onlara dair tasarımlarımızla özdeş değildirler, çünkü tasarimlarimiz daima eksik ve yaklaşıktır. Sonuç olarak, bizim gerçek varlıklar hakkındaki bilgimiz, hiçbir zaman tam ve kesin olamaz.
Sayfa 20
Anglikan Kilisesi rahibi saygıdeğer Townshend, Hıristiyan hoşgörüsü adına şunları söylüyor boyuna: "Çalışın, gece gündüz demeden çalışın! Çalışarak yoksulluğunuzu artırırsınız; sizin yoksulluğunuz da, yasa gücüyle sizleri zorla çalıştırmaktan kurtarır bizi. Yasa zoruyla çalışmak çok sıkıntı verir, çok zorlanma gerektirir, çok gürültü patırtıya yol açar. Açlıksa, tam tersine, gürültüsüz, sessiz sürekli bir baskı değildir yalnızca, çalışma ve uğraşın en doğal dürtüsü olarak, en etkili çabalara da yol açar aynı zamanda."
Reklam
Aman tanrım! Coşkun bir yüreğiniz ama adeta taştan oyulmuş bir kafanız var. Beni talih kuşunuz olarak görüyorsunuz, bu sizi kuşkusuz hayli mutlu ediyordur. Benim mutsuzluğum ise sallanıp duran bir mutsuzluktur, tam da uçurumun kenarında duran bir mutsuzluk ve dokunanın üzerine anında yıkılıverir.
“...üstelik pek çok kişi bu ilk izlenimle yetinebilirdi. Benim dikkatimi çekmeye başlayan, senlibenli gevezeliğiydi; ettiği sözlerde o kadar tuhaf bir tutarsızlık vardı ki; bir yandan sözcükleri doğru söyleyemediği, bir yandan da insanı gülümsetecek kadar daldan dala atladığı için ne dediğini tam olarak anlayabilmekte epeyce zorlanıyordum. Gerçi benzer yaratılıştaki insanlarla, (onun gibi) sanki duyularıyla yaşayan, kendini o anın görselliğine kaptıran ve bu izlenimi kafalarından silip atamayan insanlarla daha önce de konuşmuşluğum vardı.”
Rutinden, boşluktan kaçmak için daha fazla yenilik , yeni uyarıcılar ve yaşantılar tüketiyoruz.İletişimi ve tüketimi hızlandıran şey tam da boşluk duygusudur.Neoliberal rejimin reklamı olarak 'yoğun yaşam', yoğun tüketimden başka bir şey değildir.'Yoğun yaşam' yanılsaması da dikkate alındığında, devam edegelmekte olan tüketim ve iletişim sürecinden daha yoğun başka bir yaşam biçimi üzerine sürekli kafa yormamız gerekiyor.
Sayfa 19
Sevda ile kara sevda arasındaki renk farkı ışıltılı kalbini de karartmaya başlamıştı. Kalbindeki bir damlacık süveydanın ne zaman ve ne kadar karardığını, aşkının ne vakit kara sevdaya evrildiğini bilemeyecek kadar tutkundu artık. Tarif edemiyordu, anlatamıyordu ama hissediyordu. Kalbinde bir sızı gibi, bir hüzün gibi, bir sevinç gibiydi ama tam olarak yaşadığı neydi, bilemiyordu. Bütün benliğiyle ve bütün hücreleriyle kuşatılmıştı, o kadar...
Sayfa 30 - Kapı Yayınları
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.