Eşlerimize daha çok ulaştığımızda, daha çok bireysel ve bağımsız oluruz. Bu her ne kadar toplumun kendi kendine yetebilme inancı ile çelişse de, Pittsburgh'taki Carnegie Mellon Üniversitesi'nden Brooke Feeney, 280 çiftle yaptığı gözlemlerde tam olarak bunu bulmuştur. İhtiyaçlarının eşleri tarafindan kabul edildiğini hissedenler, kendi kendilerine problem çözerken daha emin ve amaçlarına ulaşırken daha başarılı olmaktadırlar.
Sayfa 29 - CK Yayınevi, 1. Baskı, Eylül 2015.Kitabı okuyor
Onu sekiz geçtiğinde
Pardon saat kaç diye sordum yanımda otobüs bekleyen kadına. Onu on geçiyor dedi. Teşekkürler dedim.  Arkamı dönüp omzuma çapraz olarak taktığım çantamdan telefonumu çıkarıp çaktırmadan saate baktım. Hayır onu on geçmiyordu. Onu sekiz geçiyordu. On demek sekiz demekten daha mı kolaydı? Neden hep sayıları yuvarlayarak söyleriz ki? Altı geçseydi beş
Reklam
Egemen gücün en büyük silahı, milleti kendi köklerinden kuşkuya düşürmek! Kendi fikirleri dışında başka hiçbir fikre saygısı olmayanlar milleti Aydın-Yobaz diye kutuplaştırdı. Şimdi en aydın benim diye iki taraf da birbirine girdi! Alnı yere değene yobaz, fukaranın hakkını ver diyene vatan haini yaftası yapıştıran her siyasetçi bu ülkenin tam ortasına barut yerleştiriyor ve bunu da gayet bilinçli olarak yapıyor! Siyaseten farklı düşünmek faydalı olandır ama önemli olan siyasilerin maşası haline gelmemek. Her ideolojinin bir bezirganı var ve cehalete süt emziren körlüğün sağcısı solcusu yok!
Bu hayatta kimseye hiçbir şeyi tam olarak anlatamayacağını anlamıştı. Biri için ölüm kalım meselesi olan, diğerinin gözünde toz kadardı.
Çünkü biz hayatla bağlantımızı kaybetmiş insanlarız, hepimiz sakatız hepimiz, bağlantılarımız o kadar kopuk ki "gerçek hayata" karşı tam bir tiksinti duyuyoruz. Bu yüzden de bize bunu hatırlatan insanlara kızıyoruz. O kadar ileri gittik ki "gerçek hayata" bir yük olarak bakıyor ve kitaplarda bulduğumuz yaşamın daha iyi olduğuna inanıyoruz.
Sayfa 19 - Prof KitapKitabı okuyor
158 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Bazen süreç sonuçtan daha önemlidir.
Teneke romanı her şeyiyle çok sevdiğim bir roman oldu. Halkın çektiği bir sorun , içinde yaşadığı ortam ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi Yaşar Kemal bu sorunu anlatmış gibi değil yaşamış gibi ,sanki bu sorunun tam da ortasındaymış ve bu gerçekçilikle bu sorunu kaleme almış . Köylü ile çeltik ağalarının çatışması , kaymakamın köylülerin yanında olup çeltik ağalarına karşı durması sınıfsal çatışmayı da çok güzel bir şekilde örnekliyor. Anlatılan olay gayet akıcı ve duru bir biçimde sunuluyor okuyucuya , dolaylı anlatımlar , kapalı söylemler yok bu yönüyle de roman okumayı seven sevmeyen herkesi içine çekiyor .Kendinizi okumaya başladığınız andan itibaren romandan bir karaktermiş gibi hissediyorsunuz .Kaymakam değilsiniz , çeltik ağlarından değilsiniz , Resul değilsiniz ,köyden biri değilsiniz kendiniz olarak katılıyorsunuz romana ,romanda kendinize bir yer ediniyorsunuz. Ağaların baskısı altında ezilen , ekilen çeltik yüzünden hastalanan, ölen, en temel haklarından biri olan barınma hakkı gasp edilen halkın , tüm tehditlere yapılan tüm mobbinglere her türlü yıldırıcı söyleme rağmen ağalara baş kaldırarak halkın yanında olan idealist bir kaymakam görüyoruz. Burada Kaymakam bir kişiden ziyade bir imge gibi , yaşanan bazı sınıfsal çatışmalara lazım olan bir imge. Yapılan baş kaldırı , edinilen dik duruş çeltik ağalarının sonunu getiremedi ya da çeltik sorununa kesin bir çözüm olamadı fakat -başlıkta da dediğim gibi - bazen süreç sonuçtan daha önemlidir.
Teneke
TenekeYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20179,6bin okunma
Reklam
Öyleyse ne yapmalı?
Kimse, bu durumda ne yapmak gerektiğini tam olarak bilmez. Her yerde her zaman herkes için iyi bir sistem yoktur.
Sayfa 32 - Günışığı Kitaplığı
312 syf.
6/10 puan verdi
·
31 saatte okudu
Vampir Olgusunun Tarihi ve İncelemesi
Kitap, vampirler ile alakalı köken bilgiler verse de aynı zamanda bu vampirleri avlayan kişileri de başrole koymuş. Aslında beklentimi tam olarak karşılayabilmiş değilim çünkü niyetim, günümüze kadar gelmiş vampir olgusunun tarihsel gelişimini öğrenmekti. Neden haçlardan korkuyorlar? Neden gün ışığına çıkamıyorlar? Neden ölümsüzler? Asıl amaçları
Vampirler ve Avcıları
Vampirler ve AvcılarıBruce A. Mcclelland · FOL KİTAP · 20239 okunma
Toplum denilen şey tam olarak ne oluyor? İnsanların bir araya gelerek oluşturduğu bir şey mi? Bu toplum denilen şeyin özü nerede?
96 syf.
9/10 puan verdi
Oscar Wilde ile Dorian Gray'in Portresi kitabıyla tanıştım ve tabii ki beni sarsan bir bakıma da ters köşe yapan bir kitaptı ama okuduğum en değerli eserler arasına alabilirim. Ve böyle düşünüyorken, başka eserlerini okumaya karar verdim ve o eser ise... Duygularımın anlatmaya yetmeyeceği bir eser: Reading Zindanı Baladı. Ah bir bilseniz
Reading Zindanı Baladı
Reading Zindanı BaladıOscar Wilde · Everest Yayınları · 20173,868 okunma
Reklam
Ne az ne çok; tam olarak bu..
“Bunalıyorum çocuk, büyük bir ıstırap içinde bunalıyorum. Görüyorsun ya, her gittiğimiz yerde mütemadiyen dert, şikayet dinliyoruz. Her taraf derin bir yokluk, maddi, manevi perişanlık içinde. Ferahlatıcı pek az şeye rastlıyoruz.”
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk
Ve sonra Kant ortaya çıktı.
Descartes'a diyorlar ki, bütün bunlar pek güzel, ama bizde düşünenin beden olmadığını ne kanıtlayacak bize? Bunu ona soran çağın materyalistlerinden biri... Ve Descartes cevap verir —herhangi bir karşı çıkış yöneltindiğinde ona, hep küstahlaşırdı — çok küstah ve kabaydı— der ki: Hiçbir şey anlamamışsınız, bizde düşünenin beden olmadığını asla iddia etmedim; tam ola­rak şunu söyler Descartes: İddia ettiğim, düşünceme dair bil­diklerim henüz bilinmeyen şeylere bağlı olamazlar. Başka bir şekilde söylersek, söz konusu olan bizde düşünenin beden olup olmadığını bilmek değil, Kartezyen düşünmenin perspektifinde, düşünceme dair bildiğimin henüz bilinmeyen şeylere bağlı ola­mayacağıdır söz konusu olan —yani bedene çünkü kuşku be­denden de olabilir. Öyleyse, mantığın bakış açısından —ama yepyeni bir mantıktır bu, çünkü cinsler ve farklarla işlemez, bir gerektirmeler, imalar mantığıdır —çünkü Descartes, kavramlar arasındaki açık ilişkilere dayanan bir mantık olan klasik mantığa karşıt olarak ... Yeni bir mantık tipi ortaya atıyor -bir gizli, imalı ilişkiler mantığı, bir imalar mantığı... O zaman, bir belir­leme tarafından belirliyor -düşünenin varoluşunu belirliyor ve düşünenin varoluşu düşünen şeyin varoluşu olarak belirleni­yordu. Demek ki Descartes belirlemeden belirlenmemişe ve be­lirlenmişe doğru gidiyordu: Ben düşünen bir şeyim. Mantığında hep imaları ekliyordu art arda: Kuşku duyuyorum, düşünüyo­ rum, varım, ben düşünen bir şeyim.Öyleyse tözün özne olduğu araziyi keşfetmişti. Ve sonra Kant ortaya çıktı.
Sayfa 69 - Pdf
Çıktım erik dalına…
Prof. Dr. Mehmet Çelik ... Yûnus Emre'nin; Çıktım erik dalına anda yedim üzümü Bostan ıssı geldi eydür uğruladun kozumu
336 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
"Bu kitap zihinsel hastalığı olan ve kendinde yardım alacak gücü bulanlara adanmıştır." psikiyatrist yazar Gary Small hastaların anılarını koruma konusunda yardımcı olurken, birçoğunun da unutmak istediği anıları olduğunu ve bu anıların ardında çözümlenmemiş psikolojik sorunlar, kişinin gerçeklikten kaçmasına neden olan aşılamamış
Bir Psikiyatristin Gizli Defteri
Bir Psikiyatristin Gizli DefteriGary Small · NTV Yayınları · 201630,1bin okunma
Resim