Bir tarih kitabı olmasına rağmen okuduğum birçok roman kadar akıcı buldum , okuyucuyu hiç sıkmıyor ve bilinen dünya tarihinin başlangıcından 1. dünya savaşı sonuna kadar genel bilgiler veriyor, daha sonra ki basımlar da 2. dünya savaşı hakkında da bilgi veriyor. Tarihe biraz ilgi duyan herkesin genel bir dünya tarihi bilgisi açısından okumasını tavsiye ediyorum. Kitabı bitirdikten sonra yaşadığımız zamanla ilgili bizden öncekilerin yaşadığı hayatlar ile kıyasladığımda kitabın sonunda da belirttiği gibi ''Altın Çağ'' zamanı veya zamanına yakın bir dönemde yaşadığımızı bende düşündüm son olarak kitabın son sözü kısmından alıntı yaparak bitirmek istiyorum ; Dünya tarihi bir ırmak gibi akıp gidiyor ve ırmağın her kıvrımında suyun karaya vurmasından çıkan su kabarcıkları tarihi bir olay veya şahsiyet bir anlık kabarcık oluşuyor ve yok oluyor bu kabarcıklardan bazıları da bizim hayatlarımız bu ırmak da bir an var oluyor ve yok oluyoruz ( Sonsöz tam olarak böyle değildi birazda kendimden ekleme yaptım :) )
ÜNAL YALTIRIK
Diyarbakır'da İlkokul
8 yaşında herhalde Diyarbakır'a geliyorsunuz, 1940-41 arası... Kabaca 8-12 yaş arasında Diyarbakır'dasınız diyebilir miyiz?
Evet. İlkokula orada başladığım için o hesaba geliyor. 8 yaşında ilkokula Diyarbakır'da başladım.
Diyarbakır'daki evinizi hatırlıyor musunuz? Nasıl bir evdi?
Semerkant ‘ı 2016’da okumuştum , bu yıl tekrar okumaya karar verdim. Orta Doğu ‘da kanın, gözyaşının hiç dinmediğini yıllar içinde tecrübe etmiş biri olarak, oraya dair bir çok kitap okudum. Hepsi içerisinde Semerkant başka, Ömer Hayyam ‘ı ben bu kitapta buldum. Hasan Sabbah’la ilgili de çokça kitap var ve ben iddia ediyorum ki bu konuda da Semerkant başka . Yazarın kurmaca gücü oldukça iyi, Amin Maalouf o coğrafyayı oldukça başarılı anlatıyor, anlatmakla kalmıyor bizi oraya götürüyor; kendinizi bir anda İran sokaklarında buluyorsunuz. Peki mutlu musunuz? Ben Hayyam ‘ı tanıdığım için “ evet” ama çatışmaların, savaşların içinde kaldığım için “hayır” Hiçbir savaşı onaylamadım, onaylamıyorum. Bir dursun artık Doğu- Batı. Sosyal mesaj verme zamanı değiller geldi kulağıma, tam da zamanı. Bir gün bu dünyada sen, ben ayrımı olmadan çocuklar aynı bahçede oynarlar, en büyük dileğim! Mutlaka okumanız gereken bir kitap, diyerek sözümü burada noktalamak istiyorum güzel insanlar
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 200161.8k okunma
"Bana ne yapıyorsun, bilmiyorum ama her ne yapıyorsan İyi ki yapıyorsun."
"Bu saatten sonra ne senden giderim ne de benden gitmene izin veririm."
Canım Gonca'nın, çok sevdiğim "Ev Arkadaşı Serisi" kaldığı yerden ikinci kitapla devam ediyor! Birinci kitabın sonunda ki o mühim olaydan hemen sonra ki zamanı okumakla başlıyoruz.
Yoğun ve bilinmezliğin içinde geçen bir hastane döneminin ardından Asya ve Fatih hayata en önemlisi de kaybetmenin eşiğine gelen ilişkilerini tam gaz yaşamaya başlarlar. Bu süreçte Asya hayat mücadelesi verirken Fatih çok zor zamanlar yaşamış perişan olmuştu.
Şimdi ise bu iki aşık hayatın onlara verdiği ikinci şansı değerlendirmeye başlar. Özellikle de Fatih, Asya'nın ona boş olmadığını öğrendiğinde dolu dizgin yaşamaya başlarla aşklarını.
Başlamasına da düşman biter mi? bitmez hocam bitmez. Pusuda bekliyor ve umulmadık yerden umulmadık bir zamanda çıkıyor. Eh zaten kaos ve düşmandan bol ne var?
Sadece bu durum fatih ile Asya'yla bitse yine iyi demek isterdim bu sefer de tüm çiftlerimize musallat oluyor. Kitap sonlara doğru öyle bir hal alıyor ki yani ne desem az kalır buraya. Sonu yine...
Sakiniz hocam.
Fakat Gonca'nın kalemini çok seviyorum. Bana iyi gelen, naif, akıcı ve kurtarıcısı sakinlikte bir kalemi var. Düşmanı bile okurken kendimi zor tutsam da o bile dinginlik veriyor düşünün.
Hikayeyi çok sevdiğimi ilk kitapta da belirtmiştim. Şimdi daha çok sevdim fakat üçüncü kitapla beraber arayı çok açmayalım lütfen. Lütfen yani...
* SPOİLER *
Sabahattin Ali’nin içimizdeki şeytanı içimde bulunan düğümlerden birini çözen sayılı kitaplardan biri oldu. Neden mi? Çünkü içimizdeki şeytanın Ömer’i bir anlamda benim. Ömer benim, Ömer sensin, Ömer biziz. Hepimiz bir noktada aslında Ömer’in yaptığını yapmıyor muyuz? Kendi irademizin güçsüzlüğünün suçunu doğaya, çevremize,