İnançsız olmak böyle bir şey tam anlamıyla; korkunç bir kararlılıkla asla kendine yalan söylemeyeceğine dair kendi başına yavaş yavaş kurduğu bir inanç eksikliği. Bu inançsızlığın içinde, fazla zorlamadan bastırılmış bir umutsuzluk, doğallıkla, saflıkla sınırlandırılmış, sadece ürettiği ve beslendiği nedene yönelik bir şey vardı; çoktan alıştığı, ezbere bildiği bir çaresizlik. İyileşmesinin imkansız olduğuna inanmıyor değil, ama bu iyileşmenin anlamına, yüceliğine inanmıyordu.
Sayfa 9 - Alakarga Yayıncılık 1. Baskı. Mart 2018. Çeviren: Münir H. Göle.