Eğer bir ermiş ile müritleri arasındaki ilişkinin boyutunu anlayamazsan İsa'yı da anlaman mümkün olmaz. O tamamen ortadan kayboldu. Kız arkadaş karının yerine geçti, erkek arkadaş kocanın yerini aldı ama ermiş ve onunla müritleri arasındaki ilişki tamamen ortadan kayboldu. Ya da bir psikiyatr ile hastası arasında var olan, kendisinin tam
Sayfa 8 - Ganj yayıneviKitabı okudu
Yazarın ifadesiyle “Seneler boyunca kitaplarımla bir yapı, bir heykel inşa edip durdum. Hatta İsa’ya Göre İncil’e dek, bu yapıda, ya da heykelde, mesleğin bahşettiği malzemeyi, yani benim durumumda sözcükleri kullanarak harekete geçmenin, inşa etmenin ve yaratmanın değerini bilen birinin güven ve tatmin duygusuyla çalışmaktaydım. Ta ki bir gün,
Sayfa 22 - Kırmızı Kedi Yayınevi
Reklam
_İletişim, karmaşık bir sorundur ve benim gibi bazı içe dönük kişiler bu sorunu tuhaf, tamamen tatminkar olmayan ama ilginç bir yolla çözmüşlerdir: Biz yazarak iletişim kurarız, ama dolaylı bir yoldan. Sanki sağır ve dilsizmişiz gibi. Ve yalnızca yazıyla değil, dolaylı olarak da. Hayali durumlardaki hayali insanlar hakkında öyküler yazarız. Sonra
İLAHİ İYİLİK
Sevgi sabırlıdır ve sevgi bağışlayabilir...ama Sevgi asla sevgisiz bir nesneyle uzlaşmaz... Bu nedenle asla günahımızla bağdaşmaz, çünkü günahın değiştirilmesi mümkün değildir. Ama Sevgi sizin şahsınızla bağdaşabilir, çünkü şahsınız değişip yenileşebilir. THAERNE, Centuries of Meditation, 11,30 Tanrı'nın iyiliği üzerinde düşünmeye
Sayfa 25 - Haberci Basın YayınKitabı okudu
Kaçırgan Bağlanma..
Kaçıngan bağlanma tarzında, çatışmadan kaçınma ve duygusal ihtiyaçlar karşılanmadığında ötekine açılmayı azaltmaya yönelik güçlü bir arzu vardır. Kaçınan kişi hemen ötekilerin ona saldırmaya niyetli olduğunu ve onlarla mantıklı bir biçimde konuşup anlaşmanın artık mümkün olmadığım farz eder. Kaçmaktan, köprüleri atmaktan, soğuk ve mesafeli davranmaktan başka şansı yoktur. Korktuğu için savunmaya geçme örüntüsünü maalesef partnerine genelde açıklayamaz. Bu nedenle neden mesafeli davrandığı ve ilişki kurmadığı muğlak kalır. Dolayısıyla aldırışsızlık ve ilgisizlikle kolayca karıştırılabilir.. Halbuki bunun tam tersi doğrudur.. Aslında çok ama çok önemsemektedir , sadece bu sevgi artık çok riskli görünmeye başlamıştır..
Duvar: Tarih Geri Dönüyor
“‪Bir labirentin içindeki fareden farkımız yok. Bir çıkış yolu arama çabası içinde duyularımız ve duygularımız zihinlerimizin prangalarına dönüşüyor. İnançlarımız, toplumsal siyasal kimliklerimiz, travmalarımız, geçmişten devraldığımız düşünsel mirasımız gibi faktörler bizi körleştiren, yanlış yöne sevk eden faktörler. Onlarsız yaşamamız mümkün olmasa da özellikle objektif analiz yapmaya niyetlendiğimizde bu sınırlarımızdan kurtulmamız gerekiyor. Labirentteki farenin peynirin kokusuna yönlenmesi ve bu nedenle de tam tersi istikametteki doğru yönü kaybetmesi gibi biz de duyularımızın ve duygularımızın aldatıcı rehberliğinin mağduru olabiliriz. ‬Bu nedenle ‘duvar’ olgusunu mümkün olduğu kadar ‘değerler’ ve ‘duygular’ kılavuzluğundan çıkarıp ‘hakikat’ ortamına aktarmamız gerekiyor. Deniz Ülke Arıboğan - Duvar
Reklam
_Sıradan sözcüğü neden bir küçümseme ya da bir hakaret ifadesidir? Neden sıradan olmayan sözcüğü, olağanüstü seçkin gibi takdir ifadelerini içinde barındırır? Neden sıradan olan her şey alçak ve bayağıdır? Sıradanlık, türün doğuştan sahip olduğu şey demektir. Onların kendilerine özgü alametifarikaları yoktur: Onlar tıpkı seri imalat mamulleri
Ne var ki yaşlandıkça anne babamızın bize vermediği sevgiyi verebilecek başka insanlar bulmak daha da zorlaşır. Ancak bedenin beklentileri yaşla azalmaz, tam tersi. Yalnızca başkalarına yönelik hale gelir, genellikle kendi çocuklarına ve torunlarına yönelik olur. Bu düzeneklerin farkına varır, baskı ve inkardan kurtulursak kendi çocukluğumuzun gerçekliğini görebiliriz. Böylece daha önce değilse de doğumdan itibaren tatmin edilmek üzere bekleyen ihtiyaçlardan kurtulabilen bir insan yaratabiliriz kendi içimizde. Sonra anne babamızın bize göstermediği ilgiyi, saygıyı, duygularımıza dair anlayışı, gerekli olan korumayı ve koşulsuz sevgiyi kendimize gösterebiliriz. Bunu gerçekleştirmek için bir de deneyime ihtiyacımız vardır : Bir zamanlar olduğumuz çocuğu sevme tecrübesi. Aksi halde sevginin ne olduğunu bilmemiz mümkün değildir.
Sayfa 18
Ben hep şimdiki zamanda yaşarım. Geleceği bilmem. Artık geçmişim de yok. Biri, her şeyin mümkün olmasıyla çöküyor üzerime, öteki, barındırdığı hiçbir şeyin gerçek olmamasıyla. Ne umutlarım var, ne de pişmanlıklarım. Hayatımın bugüne kadarki halini –yani çoğunlukla, istediğimin tam tersi şekilde aktığını– bildikten sonra ne söyleyebilirim ki geleceğim hakkında, beklemediğim, dilemediğim bir şey olacağından, benim dışımdan bir yerden, hatta bazen kendi irademin bir oyunu olarak başıma geleceğinden başka? Geçmişimde ise, hatırlayıp da gereksiz yere yeniden yaşamayı arzulayabileceğim hiçbir şey yok. Kendi benliğimin izinden, onun bir benzerinden başka bir şey değildim ben. Geçmişim, olmayı başaramadığım her ne varsa onlarla dolu. Uçup gitmiş anlardaki duyguları bile özlediğim yok: Duygu şimdiki zamana muhtaçtır; o an geçtikten sonra sayfa kapanır ve hikâye sürer, öykü ise biter.
Sayfa 150
Durmadan senin kararını eleştiriyor gibi olabilirim, ama ne kadar uzağa gidersen git, buradan gerçek anlamda kaçabilir misin? Anlayamadığım tarafı bu işte. Mesafenin uzaklığına pek güvenmesen iyi olur." Yerine göre, kader dediğimiz şey, dar bir yerde sürekli yönünü değiştirerek dönüp duran bir kum fırtınasına benzer. Sen de, ondan
373 öğeden 241 ile 250 arasındakiler gösteriliyor.