Bütün anneler, annelerin en güzeli,
Sen, en güzellerin güzeli.
Onüçünde evlendin,
Onbeşinde beni doğurdun,
Yirmialtı yaşındaydın,
Yaşamadan öldün.
Sevgi taşan bu yüreği sana borçluyum.
Bir resmin bile yok bende,
Fotoğraf çektirmek günahtı.
Ne sinema seyrettin, ne tiyatro.
Elektrik, havagazı, su, soba,
Ve karyola bile yoktu
Biraz kafamızı dağıtalım mi? Gündem karışık, insanlar stresli, ekonomi.... seçimler...vatan haini!... “şu”cu-“bu”cu... ohooo say say bitmez! İşte bunlardan sebep, nasılsa iş olacağına varır deyip olacağına varmışlardan söz edelim biraz. Son zamanlarda çok güzel öykü denemeleri okuduk sitede ya hep hüzünlendik, bakalım gülümseyebilecek miyiz?
Siz
YouTube kitap kanalımda Dante'nin kitaplarından ve İlahi Komedya'nın nasıl okunması gerektiğinden bahsettim: ytbe.one/qY11mC3P_e0
"Yaşam yolumuzun ortasında
karanlık bir ormanda buldum kendimi,
çünkü doğru yol gitmişti.
Ah, içimdeki korkuyu
tazeleyen, balta girmemiş o sarp, güçlü
ormanı anlatabilmek ne zor!" (s.
“Kübele’yim ben,
Ana Tanrıçası Anadolu’nun
Ben Anadolu.”
...
Ben Anadolu, Anadolu toprağının mitolojik, tarihsel, toplumsal ve insani boyutlarını, bu coğrafyanın ayrılmaz parçası olan “Kadınlar” aracılığıyla anlatıyor.
Oyun, binlerce yıllık süreç içinde 92 Anadolulu kadının, yürek ezen acılarıyla, ince dengeler üzerine kurulu karar aşamalarıyla,
Savunmam şudur:
Ben buyum, çünkü ateş de bu. Ateş de bir, ateş de su. Ateşin yalımlarından geçen hattın dağınık varoluşu. Varlıkla oluşun antikitede ayrıklığı ve skolastik modernitedeki bir çamur oluşu. Hamur ki, humus ki, toprak oluşu. Gariptir ki insanın insandan varoluşu. Ben ki bir kıvılcım, ben ki bir kül, ben ki şöminenin kara zeminindeki