Mekan bizim zindanımızdır, dedim. Mekanın yalnız gözle görebildiğimiz kadarı bize aittir, biz ise tamamen ona aidiz. O bizi yorar, korkutur, çağırır, kovar. Bizi gördüğünü sanırız, o ise bizimle ilgilenmez bile. Ona hükmettiğimizi söyleriz oysa yalnız bize gösterdiği hoşgörüden faydalanıyoruzdur. Yeryüzünün bize eğilimi yoktur. Şimşekler, dalgalar bizim için değildir; biz onların içindeyiz. Kendi öz yurdu yoktur insanın. O, kör güçlerden aşırır yurdunu. Yeryüzü, mutsuzluktan başka bir şey vermeyen tuhaflıklar konutu olabilir yalnız; kimseye ait olmadığı gibi bize de değildir.
Sayfa 120Kitabı okudu
Soytarılık fikri..
Hayatımı insanlardan ziyadesiyle korkarak geçirsem de onlardan tamamen vazgeçemiyordum. Onlarla aramdaki bağı koruyabilmek için soytarılığı kullandım. Dışarıdan bakınca yüzümden gülümseme asla eksik olmuyordu ama içimde umutsuz bir mücadele veriyor, cambaz ipinin üzerinde yürüyor, ter içinde kalıyor, onları eğlendirirken bir felaketin an meselesi olduğunu biliyordum..
Reklam
Birisinden en aşağılık, en katlanılmaz, en menfur ve en anlaşamayacağı kişilik tipini tarif edilmesini isteyin, size kendi bastırılmış özelliklerinin tanımlanmasını yapacaktır. Tamamen bilinçdışı olan bu durumun yarattığı etkiyle öteki kişide her karşılaştığı yer ve zamanda acı çekecektir. Bu niteliklerin onun açısından bu denli kabul edilemez olmalarının sebebi, kendisine ait olan bastırılmış tarafları temsil etmeleridir; yalnızca kendimizde kabul edemediğiniz şeyleri başkasında katlanılmaz buluruz. Bizi çok fazla rahatsız etmeyen, nispeten kolay affedebildiğimiz olumsuz nitelikler muhtemelen gölgemizle alakalı değildir.
Bizlerin başından geçen zorlukların pek çoğu başkalarının da başından geçiyor, ama onlar tamamen başka tepkiler veriyorlar. Biz en kolay yolu seçtik sanki: ayrı bir gerçeklik.
Tamamen karanlıkta kalmadığınız sürece, ışıkları nasıl yakacağınızı bilemezsiniz.
Bazen ruhu, yaladıkça yavaş yavaş eriyen kesmeşekere benzetirim. Hayatta başımıza gelen her korkunç olayda bir kısmı daha erir. Şeker küçüldükçe küçülür, derken bir gün tamamen eriyip gider. Bunu yaşadığımda ruhum çok örselenmiş ama henüz tümüyle dağılmamıştı. Adını Leo koymak istediğim oğlum doğduğu gün o şekerden öyle büyük bir parça koptu ki ruhum ikiye bölündü, ben hastanede iyileşmeyi beklerken Leo Gross'un sonbahardaki ilk trenle doğuya gönderildiğini duyduğumda ruhumun yarısı çok yüksek bir yerden düşmüş gibi paramparça oldu. Sayfa 236-237
Sayfa 237Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.