Sude

Linton’a olan aşkım ağaçların yapraklarına benziyor. Kışın gelip ağaçları değiştirmesi misali, zamanın da bu aşkı değiştireceğini çok iyi biliyorum... Ama Heathcliff’e olan aşkım toprağın altındaki kayalar gibi... Pek göremediğimiz ama gerekli olduğunu bildiğimiz kayalar. Nelly, ben Heathcliff’im... O hep, hep benim içimde. Kendimi nasıl gördüysem ve kendime nasıl davrandıysam, Heathcliff’i de öyle gördüm, ona da kendim gibi davrandım... O benim varlığımın ya kendisi oldu hep...
Reklam
Fakat dünya üstünde kimin benim gibi bu denli boşa giden ve yararsız zamanı vardı ki, hiçliğin kölesiydim ben ne de olsa, bu denli bir açgözlülük ve sabır kimin emrine amadeydi ki?
Bastığın yerin iki ayağının kapladığından daha büyük olamayacağını anlamaktır mutluluk.

Reader Follow Recommendations

See All
Düz bir yolda yürüyor olsan, tüm ilerleme isteğine rağmen hala gerisin geriye gitsen, o zaman bu ümitsiz bir durum olur; ama sen dik, senin de aşağıdan gördüğün gibi dik, bir yamacı tırmandığına göre, adımlarının geriye doğru kayması, zeminin özelliğinden ileri gelebilir, umutsuzluğa kapılmamalısın.
Bu ne biçim dünya yahu? Millet aya çıkıyor ve dünyanın çevresinde lamba görmüş tatarcık misali fırıl fırıl dönüyor, ama yeryüzünde artık kanuna ve nizama aldıran yok.
Reklam
Reklam