"Ben bu adam değilim, ama bu adamdan başka da ben yok artık" Kafasını kaldırınca barın arkasındaki koyu dumanlı aynada kendini gördü. Bakışları yorgundu, yüzünde çizgiler vardı. Şaşırdı birden. Bu kendisiydi, biliyordu bunu. Ama bu kendisi değildi. Kendini tanımla deseler, tanımlayacağı yüz, dumanlı aynanın içinde rengi soluk uzak bir gezegen gibi duran bu yüz olmazdı. Kendisine benzemiyordu bu adam. Çoğalmıştı bir bakıma. Yeni bakışlar, yeni çizgiler edinmişti. Bir bakıma da eksilmişti, tanıdık bakışlar, tanıdık pırıltılar kaybolmuştu. Asıl kendisi yok olmuş, yerine bir başkası gelmişti. Kendisi olmayan bir kendisiydi bu adam. Bu yorgun bakışlı adam gizlice Ömer’in yerini almıştı. İki Ömer vardı şimdi, dumanlı aynada görünen Ömer ve artık görünmeyen, bir yerlerde unutulmuş, terkedilmiş asıl Ömer. En kötüsü bu yabancının kendisi olmasıydı. Artık kendisi tanımadığı, yadırgadığı dumanlı bir çizgiler yumağıydı.
Bu hikaye tanıdık geldi :/
“Mısırlılar zamanın tüm diğer varlıklarla ya da evrenin tüm bölümleriyle aynı hızla hareket ettiğini düşünmüyorlardı. Ölüler için güneş tanrısının huzurunda geçirilen bir saatin Mısır’daki bir ömre bedel olduğu söyleniyordu.”
Reklam
Tanıdık
İnsanların arasında ama insanlardan çok uzakta.
Her şey belirgin bir biçimde tanıdık görünüyordu. Rahatsız edici bir biçimde tanıdık. Bu, deja vunun ya da daha önce burada bulunmuşum gibi hissetmenin ötesindeydi.
Sayfa 470 - 17. BölümKitabı okuyor
Bir yerden tanıdık geldi ama neredenin insanları :)
Gömülmek için ölümüne acele.
Görünenlerin pürüzsüz, tanıdık yüzü altında, dünyayı ikiye ayırmak üzere bekleyen bir başka yüz vardır.
Sayfa 20 - İthaki
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.