öncelikle son zamanlarda en iyi -türk yazarlar arasında hiç olmadığı kadar hem de- kurgulardan birine sahip. osmanlı saray tabiplerinden ve hiç yaşlanmama hastalığından muzdarip atahunalp urumgalatlı bir sahilde hafızasını yitirmiş bir şekilde kendine gelir. sahile bitişik yamaçlarda kurulu bir çiftliğe ulaşan atahunalp, burada kendisi gibi hafıza zayıflığı olan torunları, torunlarının torunları ile birlikte 140 küsur yıllık hafızasının peşinde olan bir örgütten sakladıklarını öğrenir. hem kaybolan hafızasını, hem de peşindekilerin kim olduğunu öğrenmek isterken kendini bir garip maceranın içide bulunur. dahası hafızasında bir şeyler canlandıkça kafası daha da çok karışacaktır.
kitapta, özellikle başlarda yaşına göre konuşmayan mehveş hanım'ın diyaloglarını biraz yadırgamakla beraber, yazarın tükçe dilbigisi kurallarına tamamen uygun ancak tvde, radyoda ya da benzer kitaplarda kullanılan genel geçer türkçe'den farklı kullanımları dikkat çekiyor. bazı sitelerde "yazarın kötü türkçe kullanımı" diye bahsedilse de ben alışılmadık diye yorumluyorum. "önemsiz" yerine "mühimsiz", "tanıdık" yerine "aşina", "bir çuval incirin pestil olması" bu kullanımlardan birkaçı iken kelime dağarcığıma kattığı "iştiyak" kitabın başka bir artısı. umutcalisan.com/2014/09/atahuna...
Soner Yalçın ve Doğan Yurdakul'un araştırmalarının derlendiği kitap, Selçuk Yöndem'in canlandırdığı ve Kurtlar Vadisi hayranlarının Arslan Bey olarak tanıdıkları eski MİT müsteşarı Hiram Abbas'ın hayat hikayesi ekseninden, kan ve irin bağlamış yakın Türk siyasi tarihinin menfaat dolu çarpık ilişkilerini anlatıyor. En tiksindirici olan ise tüm bu bokları yiyenlerin "ben ne yaptıysam ülkem için yaptım" kisvesi altında kendi politik ve maddi çıkarlarına kılıf uydurması, dahası birilerinin de buna inanması. Günümüze bakınca aslında tarihimizde çokta değişen bir şey olmadığını görüyorsunuz. Ucuz provokasyonlar, tahmin edilebilir ve aslında önlenebilir cinayetler, sömürü, insanların dini ve milli duygularını istismar, hatta 1950 den bugüne çoğu oyuncular bile hala tanıdık. Göründüğü kadarıyla zaman zaman düzen değişse de düzülen hep aynı... Sadece eskiden kendi tarafındaki liderler (daha geniş bir ifadeyle unsurlar da diyebiliriz sanırım) at koştururken yapılan haksızlıkları umursamayan -sözümona- aydınlar, gazeteciler, insan hakları savunucuları, günümüzde insiyatif başkasının eline geçip sopa kendi kafalarına indiği için bu kadar rahatsızlar...
Bay PipoSoner Yalçın · Doğan Kitap · 20053,929 okunma
Vedat Türkali'nin biraz gölgede kalmış bir romanıdır. 1970'li yılların karmaşası ve Yeşilçam, Vedat Türkali'nin yazımıyla birleşince ortaya çok güzel bir eser çıkıyor. Kitabı okudukça, karakterleri Yeşilçam' dan tanıdık geliyor.
Akıcı anlatımlı, bol küfürlü, sıkılmadan, kimi yerde eğlenerek okunacak bir kitap.
"Bir şölen sofrasında Doktor amcamın yanı başına oturan tanıdık ve kültürlü sayılan birisi,ona bir soru yöneltmişti:
"Doktor ,ne dersin?Sağırlık mı daha zor ve çekilmez bir dert,yoksa körlük mü?"Duygulu Doktor amca ,herkesi susturup bakışları üstüme yönelten soruya incitmeyecek bir karşılık tasarlamaya uğraşırken,dayanamadım;
"Bana sorarsanız patavazsızlık ikisinden de beter bir derttir." yanıtını verdim..
(Bitmeyen Gece/Mitat ENÇ-Ötüken yayınları
Hayatınızda biriyle öpüştüğünüz anda, onun sizden daha o esnada uzaklaştığını hissettiğiniz oldu mu? Onların dudaklarının artık öpmek için sizin olmadığını düşündüğünüz oldu mu? Gözlerinizi kapatıp o tek öpücüğe umutsuzca tutunmak, sonradan anımsamak üzere o anı beyninize kazımak istediğiniz oldu mu? Belki de bu öpücük partnerinizden değil de çocuğunuzla, yakın arkadaşınızla veya anne-babanızla da olmuş olabilir mi?
Bugünlerde kollarımı annemin boynuna dolayıp, onu sıkıca sarmalıyor,onun tanıdık limoni kokusunu içime çekiyor,buruşmuş tenini kendi tenimde hissederken gelecekte bana artık sarılamayacağı için acaba o da aynı şekilde mi bana sarılıyor diye düşünüyorum. Belki gözlerimi kapatıp, beni beşikte salladığı günleri veya ilk öpücüklerimi anımsıyor olabilir miydi?
Dost Kitabevi Yayınları'nın Babil Kitaplığı dizisinden çıkan Akbaba'yı okudum. Kitabın içerisinde toplam 11 tane hikaye bulunuyor. En beğendiğim hikayeler kitaba da ismini veren "Akbaba" ve "Bir Açlık Şampiyonu" oldu. Çeviriyi Kafka kitaplarının tanıdık ismi Kamuran Şipal yapmış. Borges'in Kafka için yazdığı önsöz kısmını, kitaptaki hikayelerden daha çok sevdim. Genel olarak güzel bir kitap, ama kanımca Kafka'nın romanları daha başarılı.
AkbabaFranz Kafka · Kırmızı Kedi Yayınları · 2016828 okunma