Yaşadığımız her ânın hafızamızda o ilk saniyelerdeki gibi canlı kaldığını düşünsenize. Ne fena, unutmak ne büyük nimet! Samet Doğan'ın aynı kitabında geçer: "Böyle zamanlarda her şeyi unutup gülmeye başlamak tuhaf, fakat olması gereken bu: Çiçek solar, güneş batar, yağmur ıslatır, süt ekşir, insan unutur." Unutalım sevgili okur.
...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı... ve
Reklam
Uçurumlar var, var uçurumlar diyorum ben insanla insan arasında, kendiyle kendi arasında, kendiyle başkası arasında. Böylece Özleyebiliyoruz, kendimizi, başkalarını. Uçurumlar arası ebem kuşağından köprüler kuruyoruz, ne çok renkli ve bembeyaz, renkleri ısıtıyor insanı ama aslında bu gökkuşağı köprüler buzdan, yani donuyoruz da baka baka, donuk donuk renkler doluyor yüreklere, donduruyor. Yine de diyorum ben, var bir şeyler çünkü düşlerde en derinlikler, söylenemeyen tam anlatılamayanda, balıklar asılı tavanlara, simsiyah kocaman balıklar insan yüzlü ve gözleri yaşlı dönerken hıçkırıyor tanıdık tüm yüzler.
Nilgün Marmara
Nilgün Marmara
Her şey değişir de şu insan yok mu, insan zor değişir. Kendimiz bile güzel olanı bilir, doğru olanı anlar ama yine de değişmeye direniriz. Ne tuhaf. Kızılırmak'ın aynı kitabında geçer: "Bir şey bulmuştum. Yaşamayı kolaylaştıracak, güzelleştirecek bir şeydi. Unuttum sonra. Yine kendim oldum, kaçınılmaz ve imkânsız kendim." Belki bir
Keman
 KEMAN Derin bir uykudan uyanır gibiydim. Gözlerimi açmadan evvel iyice kendime gelmeyi bekledim. Etrafa bakındım. Bulunduğum yer tanıdık değildi. Neredeydim? Ne olmuştu bana? Bir türlü çözemiyordum. Yattığım yatağın hemen yanı başında bulunan pencere bir koruluğa bakıyordu.  Ama ne ev ne de bu koruluk bana aşinaydı. Karnıma bir sancı girince
BEYZA ALKOÇ - BUL BENİ
Ben Berfu'lara Aziz Ata meselesini açıklarken gözlerim aynı grubun içinde tanıdık gelen bir yüze daha denk geldi bir anda. Aziz Ata'nın birkaç kişi ötesinde ayakta duran uzun sarı saçlı, bronz tenli güzel kıza takıldı gözlerim. Bu kızı bir yerden hatırladığıma, tanıdığıma.emindim. Ve bir anda birkaç ay öncesine Aziz Ata ile bir araba yolculuğumuza gitti zihnim. Eski bir konuşma canlandı zihnimde "Pınar," dedi ve ekledi, "Eski sevgilim." "Övle mi?" "İki ay oldu ayrılalı. Hala her yerden ona dair bir şeyler çıkıyor ama. İkiay kısa bir süre." Başımı salladım. Fotoğrafı torpidoya geri koydum ve kapağını kapattım. "Üzüldüm." diye mırıldandım, "Ne kadar sürdü ki ilişkiniz?" "Bir yıl kadar. Sonra da beni aldattı."
Reklam
günlerce moralimi yükseltmeye çalışıyordum. onun için uğraşırken de kendimi zorlamışım. pes ediyorum, ağlıyorken daha huzurluyum. bir şeyler daha gerçekçi ve tanıdık hissettiriyor.
Bu ruh hâline sevdiklerimiz veya sevdiğimiz şeyler şifa
Yüksek bir enerjiye ve kaliteli bir yaşam anlayışına sahipken -elimdeki tüm imkanları masaya yatırmışım- anlık durmalara bile zamanım yok gibi ama bazen denizin suyunu çekmesi gibi hayattan çekiliyorum. Ve anlık duraksamadan çok, saatlerim bazen günlerim ve bazen de haftalarım gidiyor. Niye isteksizlik ve dinç bir yorgunluk hissediyorum
küçük keremden annesine bir mektup
Beni alıp karnına sakla anneciğim Hiç doğmadan durayım Dünyaya gelince acılarım olacak benim Çoğalıp senin acılarına katılacağım Bana hep katlanmak zorunda kalacaksın Beni alıp karnına sakla anneciğim Nasıl olsa babamı görmeyeceğim. Anne babam nerede benim diye sormaya kalksam Sus konuşma kızdıracaksın şimdi onu diyeceksin. Beni sen bile
899 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.