Cihanı ellerinde tutan kara cahiller,
Kendilerini pek de , akıllı zannederler .
Onlar çıtıf çarşısı kibirli insanlardır.
Kendilerinden başka, herkese kâfir derler .
"On binlerce köpeğin hayatı, tek bir insanın hayatı şöyle dursun onun iç huzuruyla bile rekabete sokulmamalıdır."
1760 yazının sonlarında Londra, kuduz köpeklerin sokaklarda insanlara saldırdığı haberleriyle sarsılmıştı. 26 Ağustos'ta "Common Council of the City of London" (Londra Şehri Ortak Konseyi) toplandı ve Lord
Dış kapıdan çıktım. Sokağa adım atınca Gizli Yüz'ü biraz düşündüm. Bu filmleri böyle anlaşılmaz ve soğuk yapan şeyler nedir? Yönetmenin kendisi ile olan mesafesi nedir acaba... Aklıma Gülgün Hanım'ın "Zuhal Olcay soğuk birisi" deyişi geldi. "Parçalarını severim ama." Parçalarını düşündüm. "Dün gece hiç
“Anlatanlar her şeyi inceltip büküp eğirerek anlatıyorlar, hakikat hayale yanaşıyor, gördüm diyen ile görmedim diyen yalanda yarışıyormuş.
Her şey ama her şey madem bu kadar ince de insan nasıl bu kadar kalınmış?”(s.144)
•
Kambur’la tanıdık O’nu. Türk edebiyatına 18 yaşında genç bir kadının muazzam hediyesiydi Kambur.
İnsandan, dedikodudan, bitmeyen söyleşilerden uzak yazmaya devam etti eserlerini. Onu seven okurlar için ‘uzun aralıklarla’ oldu bu yazım serüveni. Olsun. Bekledik.
•
2016’da geldi ‘Öyle miymiş?’. Bakmayın siz öyle sağda solda aforizma havasında tanıtım bülteni çekip inceleme yazanlara.
İnsana, sızıya, yaraya ve derine değer verenlerin uğrak noktası bence Şule Gürbüz. İhmal etmeyin.
Öyle miymiş?Şule Gürbüz · İletişim Yayınları · 20161,433 okunma
Genel olarak herkese karşı samimiyet: zayıflık , kölelik ve hatta bir histeri belirtisidir.
İnsanın doğası öyledir ki ilk armağanınız için kendini size secde eder, 2. armağanınız için elini öper, 3. için yavrular, 4. için birkez başını sallar, 5. için çok tanıdık gelir, 6. için sana hakaret eder ve 7. için kendisine yeterince verilmediği için seni suçlar.
Sıradan ortalama bir insan, kendi kişisel kişiliğine yabancı olan tüm evrensel amaçlara hizmetin bilinçsiz bir kölesidir.
Geldi ,beni vampirler gibi emdi ve gitti
İnsan iyiliği unutacak bir domuz değildir, kötülüğü hatırlayacak bir kedi de değildir.
Yaşadığımız her ânın hafızamızda o ilk saniyelerdeki gibi canlı kaldığını düşünsenize. Ne fena, unutmak ne büyük nimet! Samet Doğan'ın aynı kitabında geçer: "Böyle zamanlarda her şeyi unutup gülmeye başlamak tuhaf, fakat olması gereken bu: Çiçek solar, güneş batar, yağmur ıslatır, süt ekşir, insan unutur." Unutalım sevgili okur.