Başka biri olacaksın istemesen de
Tenine başka bir ten dokunduğunda
Gövden buluştuğunda başka bir gövdeyle
Başka bir nefesle karıştığında nefesin
Başka biri olacaksın istemesen de
Gece uykunda ya da gün ortasında
İrkileceksin apansız bir duyguyla
Bir uçurum kıyısında sendelemiş gibi
Başka biri olacaksın istemesen de
Bakışlarımın izini taşıyan giysilerin
Tüketecek ömürlerini birer birer
Değişecek yeri dolabın, pencerede bir çiçeğin
Başka biri olacaksın istemesen de
Dudaklarında benden sonraki bir çizgi
Tanımadığım bir ton gülüşünde
Ve artık beni unutmaya başlayan gözlerin
Sonra, sonra artık başka birisin
Başka biri olacaksın istemesen de
Tenine başka bir ten dokunduğunda
Gövden buluştuğunda başka bir gövdeyle
Başka bir nefesle karıştığında nefesin
Başka biri olacaksın istemesen de
Gece uykunda ya da gün ortasında
İrkileceksin apansız bir duyguyla
Bir uçurum kıyısında sendelemiş gibi
Başka biri olacaksın istemesen de
Bakışlarımın izini taşıyan giysilerin
Tüketecek ömürlerini birer birer
Değişecek yeri bir dolabın, pencerede bir çiçeğin
Başka biri olacaksın istemesen de
Dudaklarında benden sonraki bir çizgi
Tanımadığım bir ton gülümseme
Ve artık beni unutmaya başlayan gözlerin
Sonra, sonra artık başka birisin.
23 Aralık - Günlerdir notlarıma dokunmadım. Felaket başımdan eksik olmuyor. Beni karanlık ve ıssız bir odaya naklettiler. Koğuşta iken yanımda yatan, sabah erkenden çıkıp akşam geç vakit dönen o tanımadığım kaputlu adam da yanımda (birbirimize tek kelime bile etmedik). Yağmurlar tekrar başladı, ellerim donuyor ve ruhum uyuşuyor. Daha çok ışık alan ve önünde çalıştığım pencere tarafında tufan kokusu var. Çatı pencerelerinin aralıkların- dan aniden bastıran gecenin karanlığında karaçamlar ve serviler görünüyor. Cezaevi grisi yüksek duvarlar, çıplak demir yataklar, lekeli ahşap zemin, her şeyde bir hastane kokusu var (burası kısa süre öncesine kadar askeri hastaneymiş). Türklerde de olduğu gibi, yanağımda bir kan çıbanı çıktı. El parmaklarımda iltihaplanma var. İki parmağımla zar zor çalışabiliyorum. Novorossisk'ten aldığım ekmeğim biteli çok oldu. Tek kuruşum, tek Rus banknotum kalmadı...
Başka biri olacaksın istemesen de
Tenine başka bir ten dokunduğunda
Gövden buluştuğunda başka bir gövdeyle
Başka bir nefesle karıştığında nefesin
Başka biri olacaksın istemesen de
Gece uykunda ya da gün ortasında
İrkileceksin apansız bir duyguyla
Bir uçurum kıyısında sendelemiş gibi
Başka biri olacaksın istemesen de
Bakışlarımın izini taşıyan giysilerin
Tüketecek ömürlerini birer birer
Değişecek yeri bir dolabın, pencerede bir çiçeğin
Başka biri olacaksın istemesen de
Dudaklarında benden sonraki bir çizgi
Tanımadığım bir ton gülüşünde
Ve artık beni unutmaya başlayan gözlerin
Sonra, sonra artık başka birisin
Başka biri olacaksın istemesen de
Tenine başka bir ten dokunduğunda
Gövden buluştuğunda başka bir gövdeyle
Başka bir nefesle karıştığında nefesin
Başka biri olacaksın istemesen de
Gece uykunda ya da gün ortasında
İrkileceksin apansız bir duyguyla
Bir uçurum kıyısında sendelemiş gibi
Başka biri olacaksın istemesen de
Bakışlarımın izini taşıyan giysilerin
Tüketecek ömürlerini birer birer
Değişecek yeri bir dolabın, pencerede bir çiçeğin
Başka biri olacaksın istemesen de
Dudaklarında benden sonraki bir çizgi
Tanımadığım bir ton gülüşünde
Ve artık beni unutmaya başlayan gözlerin
Sonra, sonra artık başka birisin
Tuhaf bir şekilde Dante’yle arkadaşlığım bana kendimi daha da yalnız hissettiriyordu.
Belki de Dante kendisini gittiği her yere aitmiş gibi gösterebildiğindendi. Bense... Ben hiçbir yere aitmişim gibi hissetmiyordum. Kendi bedenime bile ait hissetmi yordum... özellikle kendi bedenime ait hissetmiyordum za ten. Tanımadığım birine dönüşüyordum. Dönüşüm canı mı yakıyordu fakat neden canımı yaktığını bilmiyordum. Ve duygularımla ilgili hiçbir şey anlam ifade etmiyordu.
Bir kimseye: "Allahı tanıyor musun?" diye sorulduğunda, o kişi kızarak: "Sen benim tanımadığım bir zata mı taptığımı sanıyorsun?" diye cevap verince, soran kişi ona: "Peki! Tanıdığın böyle bir zata nasıl isyan ediyorsun?" diye mukabelede bulundu. Bundan da anlaşılacağı üzere, insan Mevlâ Tealâ'yı tanıdığı ve bildiği kadar ona karşı gelmekten çekinip ibadete yönelir. Zira isyan cehalet (bilmemek) ten kaynaklandığı gibi, itaat da marifet (Allah'ı bilmek) ten doğar.
Mevlâ Tealâ, cümlemize bu marifeti ihsan eylesin amin...
Konfüçyüs'ten öğrendiği şu sözü fısıldamasını bekle: "İnsanların beni tanımamış olmalarından dolayı müteessir olmam. Ben onları tanımadığım için üzülürüm.”