Bir anne-babanın en büyük suçu, çocuğunu tanımamak, anlamamaktır.
Sayfa 21 - İthaki Yayıncılık
.
"...bazı şeyleri bilmemek hayat kurtarır mesela bazı insanları tanımamak..."
Seni ne tanıdığım günleri hatırlarım,
ne seneleri..
yalnız seni hatırlarım
ki benim gibi bir insansın.
Tanımamak tanımaktan iyidir.
Düşünüyorum, o halde varım... Ne demek? Düşünceden başka gerçek tanımamak değil mi?
Sayfa 203Kitabı okudu
Felsefi mânâda lâiklik: İman ile aklın sahalarının ayrılmasını, imanın, aklın sahasına asla müdahale ettirilmemesi gerektiğini savunan görüş. Çeşitli materyalist anlayışlar da imanın sahasına müdahale etmeleri veya iman sahası diye bir saha kabul etmemeleri bakımından lâik anlayışı benimsemişlerdir.
Ahlâkta lâik anlayış: Ahlâkî faaliyetlerin ve ahlâkî hayatın dini tesirlerden tamamen âzade kılınmasını, aklın prensiplerine ve ilmî gelişmelere bağlanmasını, metafizik temelden kurtulmasını savunur. Toplumu Tanrı olarak kabul ettiği ve insan toplumlarını bir eşya gibi gördüğü için kapalı bir materyalizmi benimsemiş olan Durkheim, ahlâkın ve dolayısıyla eğitimin, okulların lâikleştirilmesini yâni her türlü dini tesirlerden kurtarılmasını savunur: ona göre ahlâkın Lâikleşmesi aynı zamanda rasyonelleşmesidir.
Esasında bu mânâda lâikçilik, dine karşı geliştirilen bir akımdır. Ama temelde, dinden bağımsız yaşamak değil. kilise teşkilatına mensup olmamak (ruhban olmamak). dünyevi bir hayat sürmek, kilisenin öğretilerinden bağımsız düşünebilmek demektir...
Siyasi ve hukuki yönden Lâiklik: Otoritenin ve hukukun kaynağı olarak ilâhi bir kaynak ve otorite tanımamak, devlet otoritesini ve hukuk prensiplerini dini unsurlardan ve tesirlerden uzak tutmaktır. Bütün genel hayat alanlarının dinden âzade kılınmasını isteyen lâik görüşler de vardır. Niyazi Berkes, bizim toplumu dini etkilerden kurtarmak İçin Batılılaştığımız ve láikliği kabul ettiğimiz kanaatındadır.
Sayfa 23Kitabı okuyor
"Okunması gereken kitaplardan" diyenlere sözüm şu;
Lütfen siz kitap okumayin! Rica ediyorum insanlara da yanlış
Bilgi vermekten vazgeçin! O kadar tekrara düşmüşki yazar;
Aşırı sıkıldım, ve bu okuduğum 
Sinan Akyüz ' ün ikinci saçmalık kitaplarından, Hani insanlar derler ya; önyargılı olmamak lazım, insanlara daima bir şans vermek lazım diye,
Ben öyle düşünmüyorum,bazen önyargılı olmakta fayda var,
İnsanlara ikinci şansı tanımamak lazım,
Yine ne yazık ki şaşırtmadı beni yazar!
Ya hu! Bir insanda iman varsa imkanda vardır o insanlar ölüme bu kadar yakınken Şehit olacaklarını bilip hareket ederler, ve o kadar çaresizleştirilmişki Türkler ve Müslüman bosnalılar, Ayrıca Türklere kullanılan o iğrenç sözden sonra
bu yazarın kitaplarını Bir daha okumama kararı aldım!
*Onlar ölüme giderken bile imanlıydılar, halbuki bizim ölümümüz bile şehadet dolu! Bana göre çok saçma umutsuzca ölmek , teslim olmak! Bir insan Vatanı, bayrağı ve en önemlisi Namusu için bile olsa ölümü göze alacak kadar imanlı ve cesur olmalıdır, bir savaşta kaybedecek hiçbir şeyin yokmuş gibi savaşmalı , pervâsızca yakmalısın sana Bayrağına ve Namusuna el uzatanlara!
Tekrar söylüyorum bu yazarı Okuma-yın…!
Halbuki, ister çocuk ister yetişkin olsunlar, insanların mutsuz olma hakkı vardır ve bu hakka saygı gösterilmesi gerekir. Mutsuz olan kişi çocuğumuzsa eğer, mutsuzluğuna yahut başka olumsuz hislerine saygı duymak bir yana, çocuğumuzu tanımamız ve neden mutsuz olduğunu anlamamız elzemdir. Bir anne-babanın en büyük suçu, çocuğunu tanımamak, anlamamaktır
Sayfa 21Kitabı okuyor
Zira en büyük afet, tehlike, felaket cahilliktir; varlıkların sahibi olan Allahu Teala'yı tanımamak ve bilememektir.
Sayfa 225
tanımamak tanımaktan iyidir
seni bir kere tanıdıktan sonra
yaşamak acısını da tanıdım
bu acıyı beraber tadalım
mâra
Sayfa 22
tanımamak tanımaktan iyidir
seni bir kere tanıdıktan sonra
yaşamak acısını da tanıdım
bu acıyı beraber tadalım
mâra
başım omzunda iken sayıkladığıma bakma
beni istediğin yere götür
ikimiz de ne uykudayız
ne uyanık
Sayfa 14 - Everest Yayınları / Şiir Adı: MâraKitabı okuyor
