Ne ağır şey namusluluğunu tanıtlamak zorunda olmak!
Sayfa 722 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
160 syf.
8/10 puan verdi
Sisifos Söyleni, Albert Camus'nün "saçma" felsefesi ve intiharı ele aldığı felsefi bir denemedir. Bu denemede yaşamın anlamsız olduğu, bir Tanrı'nın, dolayısıyla hayat sona erince gidilecek başka bir alemin olmadığı düşüncesindeki "uyumsuz" insan için gerçekten hayatın yaşanmaya değip değmeyeceği sorgulanır. Yine "uyumsuz" insan için intiharın bir kurtuluş olup olmayacağı meselesi ele alınır. Camus, Yabancı romanıyla somutlaştırmaya çalıştığı felsefesini Sisifos Söyleninde açıklamaya girişir. Camus, eserde yaşama karşı duyulan " dünyayı açıkça bilme isteği"ne cevap verilmemesinden yakınır. Uyumsuz duygusunun bilincine varmasına rağmen kurtuluşu Tanrı ve dinde gören Kierkegaard ve Chestov gibi düşünürleri eleştirir. Olnarın Tanrı'ya yönelmelerini "sıçrama" olarak adlandırır. Albert Camus, Saçma insan tiplerini dört başlık altında inceler: Don Juan, Aktör/Oyuncu, Fatih ve Yaratıcı sanatçı. İnsanın yazgısından yani "saçma"dan kaçması yerine kaderine boyun eğmesi gerektiğini söyler. Tahsin Yücel'in çevirisi eserin anlaşılmasını zorlaştırmıştır. Çeviride tercih ettiği "ayrıksız", "uslamlama", "izlek", "ulam", "tanıtlamak" gibi günlük hayatta kullanılmayan kelimeler metnin okunmasını adeta eziyet haline getirmiştir.
Sisifos Söyleni
Sisifos SöyleniAlbert Camus · Can Yayınları · 20158.5k okunma
Reklam
Yüreğimi söküp senin önüne atabilirim. Çiğne dilersen. Elimde bir gül olsa sana sunardım tutkumu tanıtlamak için.
Sayfa 115 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
...kendinize sorular sormanız gerekiyordu, örneğin varoluşunuz hâlâ sürüyor mu diye, yanıt hayırsa, ne zaman bitti diye, yanıt evetse, daha ne kadar sürecek diye, yani düşler zincirinin ucunu elinizden kaçırmanıza engel olacak bir şeyler bulmanız gerekiyordu. Seve seve sorular soruyordum kendime art arda... Hayır, seve seve sormuyordum, akılcıydı yaklaşımım, hâlâ varolduğumu tanıtlamak istiyordum. Oysa hâlâ varolmam hiçbir anlam taşımıyordu benim için. Düşünmek diyordum buna...
Sayfa 72 - Kırmızı Kedi Yayınevi
İdealistler dünyanın bir yaratılışı olması zorunluluğunu "tanıtlamak" istedikleri zaman, bize, maddenin her zaman varolmadığını aşağıyukarı bir başlangıcı olmasi gerektiğini söylerken, asla başlangıcı olmamış olan bir tanrıya başvuruyorlar. Bu açıklamanın neresi daha aydınlıktır?
Sayfa 61
Uzun şiirlerimde hiçbir sorunsalı yanıtlamaya kalkışmam. Sorular sormaya, bu sorulan çoğaltmaya (ama yanıtsız bırakmaya) çalışırım hep. Nedeni, yazdıkça bilmediklerime, tanımadıklarıma, daha önce duyup düşünmediklerime rastlarım da ondan. Zaten insanın iç dünyasını kesin olarak tanıtlamak demek, saltık insanı yokken var etmek anlamına gelmez mi.
Reklam
752 syf.
·
Not rated
·
Read in 40 days
Bir Gün Tek mi Başına¿
“Ben bu kitaptan ne öğrendim¿” diye sordum kendime son sayfayı okuduğumda. Öncelikle kelime hazneme bir buçuk kelime ekledim. 1. Tanıtlamak : a)Bir iddianın gerçekliğini inkâr edilmeyecek bir kesinlikle göstermek, ispatlamak. b) felsefe - Muhakeme etme yoluyla veya tanık göstererek bir şeyin doğruluğunu ortaya koymak. 2. Ürkü : Topluluğu saran ortak korku, panik. Ürkmek fiilinin ürkü şeklinde kullanımıyla tesadüf etmemiştim. Örnek Alıntı : #152870451 Onun haricinde bir aşk, bir aşk daha, bir aldatma, bir aldatma daha, bir “dostluk” ama dostluk da değil; yani karmaşık ilişkiler yumağı halinde ilerleyen gönül mevzuları, benzer hikayeler... Bu arada hikayeye 1950’li yıllar Menderes-İnönü siyasi mücadelesi arasında öğrenci gruplarının mücadelelerini de dahil ederek hikayeyi siyasallaştırma, ya da siyasal bir hikayeye ilişkiler ağını ekleyerek kitabı “çekici hale getirme” vs. Benim çok ilgimi çekmedi, biraz zorlama yazılmış hissiyatıyla okudum, ki 748 sayfa. Bir dönemin siyasal durumlarıyla ilgili yüzeysel bilgi edinebileceğiniz, akıcı bir dille yazılmış bir eser olarak niteliyorum... İlgilisine iyi okumalar diliyorum...
Bir Gün Tek Başına
Bir Gün Tek BaşınaVedat Türkali · Ayrıntı Yayınları · 20195.2k okunma
Tanrı'nın adaletini tanıtlamak için girişilen çaba amacını aştı mı, boş bir inana dönüşür. Adaletin adalet olabilmesi doğal olmasına bağlıdır.
Sayfa 349 - 23 Ağustos 1944
Dostoyevski'nin bütün büyük romanları gibi, Delikanlı da özgürlük için bir savaşın öyküsüdür. Raskolnikov, özgürlüğü­nü kendisine tanıtlamak için insan öldürüyor. Budala, özgürlü­ğü delilikte buluyor ancak, Cinler onu devrim içinde kovalıyor­lar. Delikanlı'nın kahramanı özgürlüğü parasıyla satın almak is­tiyor.
Sayfa 363 - İletişim Yayınları.
İnsanlar, tatil günlerine uykuda başlıyorlardı. Yataktan kalktıktan sonra ilk işleri, en iyi giysilerini üzerlerine geçirmek oluyordu. İlk uyanık saatlerini, aynanın önünde kendi kendilerine tapmakla geçiriyorlardı. Geri kalan saatlerinde ise çarpık suratlarının görünüşünü, başkalarınkine bakarak unutmaya çalışıyorlardı. Gerçi hepsi, kendilerini öteki hemcinslerinden üstün görürlerdi; ama bunu tanıtlamak için onların arasına karışma güdüsünün önüne de geçemezlerdi.
156 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.