Çakıl,
demek yerine:
“Günaydın çakıl”,
imrenirdim sana
yıllarca,
kabul etmekle
konuşmayı benim yerime.
“Günaydın ozan”
demeliydin, hatta
“Günaydın çakıl”,
tanıtlamak için bana
aldanmayasın diye sözcüklerle.
Ben çakıl olduğum zaman,
daha değerli senden,
özlerdim
insan olmayı.
Biz kardeş olurduk,
ve öyle kıskanç
kıyıcı doğamızla.
💮Alain Bosquet🕊️
Edip Cansever'in çok güzel şiirlerinden oluşan harika bir kitap. O şiirleri teker teker yazacağım buraya. Çünkü çok çok okumam lazım. Okurken çıldıracak gibiydim. O kadar güzel dizeler var ki sağa sola bağırasım geliyordu. Burayı alıntı gölüne çevirmemek için kendimi çok zor tuttum. Kalemi harika. ikinci yenivari bir telaşa kapılmadan sakin
--- Yüreğimi söküp senin önüne atabilirim. Çiğne dilersen. Elimde bir gül olsa sana sunardım tutkumu tanıtlamak için. Yağmurlu sokaklarda çamura basmanı önlemek için ceketimi önüne sererdim ki güzel, pamuk ayaklarını kirletmeyesin.
Gördüğüm en güzel kızsın..Tek dizimin üzerine çöktüm.. yüreğimi söküp senin önüne atabilirim. Çiğne dilersen.
Elimde bir gül olsa sana sunardım tutkumu tanıtlamak için. Yağmurlu sokaklarda çamura basmanı önlemek için ceketimi önüne sererdim ki güzel, pamuk ayaklarını kirletmeyesin.
Sana tapmama izin ver. İnsanların, doğanın tüm kötülüklerinden seni koruyayım... Bırak da senin beyaz atlı şövalyen olayım!..Başımı yere eğdim; alnımı ayaklarına sürdüm. Ayakkabılarını öptüm.
Sosyal medyanın insanlara tanıdığı neredeyse sonsuz hürriyet, niyetleri halis olmayan yada kendini tanıtlamak için debelenen, toplum için pekte ehemmiyeti olmayan kimsecikler ile dolu. Bu kimseciklerin kendileri veya toplum adına İslamiyet kaygıları olmadığı halde İslâmîyet ile alakalı mevzularda derhal müdahil olduklarını farkettim. Kinlerinin düşünce yada paylaşım sahiplerine olduğu düşünürsek karşılık vermemek bir seçenek olarak düşünülebilir lakin kinlerinin boyutu şahısları aşıp İslâmîyet ve değerlerine yaslandığı vakit cevapsız bırakmak mümkün olmuyor. Allah'tan bizler için sabır, kimsecikler için akıl fikir istiyorum. Hayırlı geceler.
Romantik bir kitap olarak başlama izlenimi verse de toplumcu gerçekçi eleştirileri durumları da içinde barındıran bir kitap olarak her ikisini içinde barındırıyor. Bireyi, kişinin kafasının içindeki duyguları anlatan kitaplar benim için her zaman daha etkileyici olmuştur. Toplumdan, dünyadan bir şeyler bulunduran her eser benim için biraz değer
"Yüreğimi söküp senin önüne atabilirim. Çiğne dilersen. Elimde bir gül olsa sana sunardım tutkumu tanıtlamak için. Yağmurlu sokaklarda çamura basmanı önlemek için ceketimi önüne sererdim ki güzel, pamuk ayaklarını kirletmeyesin."
Sisifos Söyleni, Albert Camus'nün "saçma" felsefesi ve intiharı ele aldığı felsefi bir denemedir. Bu denemede yaşamın anlamsız olduğu, bir Tanrı'nın, dolayısıyla hayat sona erince gidilecek başka bir alemin olmadığı düşüncesindeki "uyumsuz" insan için gerçekten hayatın yaşanmaya değip değmeyeceği sorgulanır. Yine "uyumsuz" insan için intiharın bir kurtuluş olup olmayacağı meselesi ele alınır.
Camus, Yabancı romanıyla somutlaştırmaya çalıştığı felsefesini Sisifos Söyleninde açıklamaya girişir.
Camus, eserde yaşama karşı duyulan " dünyayı açıkça bilme isteği"ne cevap verilmemesinden yakınır.
Uyumsuz duygusunun bilincine varmasına rağmen kurtuluşu Tanrı ve dinde gören Kierkegaard ve Chestov gibi düşünürleri eleştirir. Olnarın Tanrı'ya yönelmelerini "sıçrama" olarak adlandırır.
Albert Camus, Saçma insan tiplerini dört başlık altında inceler: Don Juan, Aktör/Oyuncu, Fatih ve Yaratıcı sanatçı.
İnsanın yazgısından yani "saçma"dan kaçması yerine kaderine boyun eğmesi gerektiğini söyler.
Tahsin Yücel'in çevirisi eserin anlaşılmasını zorlaştırmıştır. Çeviride tercih ettiği "ayrıksız", "uslamlama", "izlek", "ulam", "tanıtlamak" gibi günlük hayatta kullanılmayan kelimeler metnin okunmasını adeta eziyet haline getirmiştir.
Sisifos SöyleniAlbert Camus · Can Yayınları · 20158.5k okunma