Paul, Grizzly’e şöyle der: “Savaş ve kültür Avrupa’nın iki kutbudur, cennet ve cehennemi, zaferi ve utancıdır, ama onları birbirinden ayıramazsın. Birine bir şey olduğunda ötekine de olacaktır, birlikte yok olacaklardır. Elli yıldır Avrupa’da savaş olmaması, elli yıldır hiçbir Picasso’nun çıkmaması olgusuyla gizemli bir biçimde ilintilidir” (Milan Kundera, Ölümsüzlük) Bu iki kutup gibi olumluyu ve olumsuzu yan yana düşünülemeyecek biçimde değerlendirmek yorumu berraklaştırabilir, ama sığlaştırır da. Varoluşsal pencereden bakıp kötü’nün bir yanıyla göz kamaştırıcı olmadığını söyleyebilir miyiz? Tanklar kötüdür, fakat geçicidir. Ölümsüz olan Picasso’dur.