Tanrı sevgisi ne Tanrı hakkında akılcı bir bilgiye sahip olmak ne de Tanrı’yı sevdiğini düşünmektir. Tanrı sevgisi, Tanrıyla bütünleşmeyi yaşamaktır .
Tolstoy’a göre, ölümlü insan, kişisel insan, bireysel insan, fiziksel insan, fiziksel yoldan doğanın çöp tenekesini boylar; Tolstoy’a göre, tinsel insan bulutsuz evrensel Tanrı Sevgisi bölgesine, Doğu gizemciliğinin o çok hoşlandığı kimseye arka çıkmayan huzur ülkesine döner. Tolstoy'cu çözümleme şu: İvan kötü bir yaşam geçirdi, kötü bir yaşam da tinin ölümünden başka bir şey olmadığından, İvan yaşayan bir ölümü yaşadı; ölümün ötesinde Tanrının yaşayan ışığı olduğundan, İvan yeni bir yaşama öldü -büyük yeni bir yaşam.
Reklam
#tanrısevgisi
"Kardeşlerim," dedi Paneloux sonuca geldiğini bildirerek, "Tanrı sevgisi zor bir sevgidir. İnsanın kendinden vazgeçmesini ve kendini hor görmesini gerektirir. Ama yalnızca o çocukların acısını ve ölümünü silebilir, yalnızca o bu acıyı gerekli kılabilir, çünkü bunu anlamak olanaksızdır ve insan böyle bir şeyi tabii ki ister. İşte sizinle paylaşmak istediğim zor ders bu. İşte, insanların gözünde zalim, Tanrının gözünde kesin olan imana yaklaşmamız gerek. Bu korkunç imge karşısında hepimiz eşit bir noktaya gelmeliyiz. O doruğun tepesinde her şey birbirine karışacak ve eşitlenecek, görünüşteki adaletsizlikten doğruluk fışkıracak.
Mısırlılar , dindar ve tanrılarına bağlı bir toplum olarak bilinirdi . Bu nedenle rahipler büyük bir kontrol sahibiydi . Gelecekteki varoluşa ve ödül-ceza kavramına olan inanç , bu dinlerin temelini oluştururdu. Felsefe ve ahlak önemliydi . Fakat Tanrı korkusu , sevgisi ve ruhun ölümden sonraki kaderine dayalı dini inançların olmadığı bir din düşünülemezdi ..
Liszt’ten Marie d’Agoult’ya*
Orada artık ne mekan vardı ne zaman, ne de sözcükler… ama Sonsuzluk vardı orada… Aşk… Unutma… Hoşlanma… Tanrı sevgisi!! Son olarak da Tanrı vardı!!! Ruhumun aradığı biçimdeki Tanrı… (…) Hiç yaşayamayacağız demek ki!… Ölmenin ne demek olduğunu da bilmiyoruz! (…) Susalım ve taparcasına sevelim ve susalım yine! (…) Cennet, cehennem her şey, her şey sizde, yine sizde… This is to be! to be!!! (…) İşte o gün (bir an önce gelse) insanlardan uzaklara kaçarız, yaşarız, severiz ve ölürüz tek başımıza! (*Franz Liszt ile Agoult kontunun karısı Agoult kontesi Marie de Flavigny 1833’te Paris’te tanıştılar. Kontes iki yıllık kararsızlıktan sonra kontrol edemediği bir tutkunun etkisiyle her şeyi yüzüstü bırakarak Liszt ile Cenevre’ye kaçtı. Genç ve ünlü müzikçi ile kontesin aşkları 1844’te sona erdi.)
Sayfa 246
Böylece para­doksal mantık, Tanrı sevgisi, ne kafadaki Tanrı bilgi­si ne de kişinin Tanrıyı sevdiğini düşünmesidir. Tanrı sevgisi Tanrıyla birliği yaşama edimidir, sonucuna varmaktadır.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.