Tanrım!...
Benimle oyun mu oynuyorsun?
İpin ucu mu kaçtı?
Denetimi mi yitirdin?
Güç şeytana mı geçti yine? Dürüst ol benimle, çünkü kafam sürekli karışık.
Bir işaret ver bana!
Hayat, yaşamaya değer mi?
Her şey yoluna girecek mi?
Bilmem, tanrım, beni yaratırken neydi niyetin, bana cenneti mi, cehennemi mi nasip ettin; bir kadeh, bir güzel, bir çalgı bir de yeşil çimen bunlar benim olsun, veresiye cennet de senin. Ömer Hayyam
Tanrım
Açamadık içimizi
Artık buluşmak mahşere kaldı
Ne yelken ne gemi var limanda
Kaçmak
Bir uzun sefere kaldı
Mercan bir sahildeymiş gemiler
Bulmak
Kasvetli günlere kaldı
...okur okumaz onun hayatta başarılı olacağını nasıl gördüklerini anlattılar. Tanrım! Halbuki o sırada ben açlıktan geberiyor ve giysi diye üzerime paçavralar geçiriyordum diye düşündü. Neden o zaman davet etmediniz yemeğe? Tam zamanıydı oysa. O hikayeler o zaman yazılmıştı. O işlerin sayesinde bana şimdi yemek yediriyorsunuz; neden ihtiyacım olduğunda yedirmediniz?
"hüzün, tanrım, hüzün
benim hüznüm
bu puşt hüzün,
bir hüzün ki
samanyolu,
bir hüzün ki
dökülüşü şelalenin,
bir hüzün ki
dalga dalga,
bir hüzün ki
indirimli heryerde...
Tanrım neden beni insan hayatındaki erdemin bazen nankörlüğe, özgür düşünceye, kusurlara ve kıskançlığa üstün geldiğinin kanıtı olan bu önemli ve ibret verici anları güzel ve etkili bir dille anlatma yeteneğinden mahrum bıraktın.
"Tanrım, değiştiremeyeceğim şeyleri
Sükûnetle kabul etme lütfunu bahşet,
Değiştirmem gereken şeyleri
Değiştirmek için cesaret
Ve ikisi arasındaki ayrımı
Yapabilmek için bilgelik ver."