192 syf.
·
Not rated
·
Read in 4 days
Farabi'nin İslam felsefesindeki yeri hayli tartışmalı. Farabi ve Ibni Rüşd’e göre felsefe ve din hakikat ve bilgiye ulaşmak için iki paralel yoldur: felsefe elit bir kesim için teorik olarak Allah’ı anlamaya çalışırken, din kitlelerin ruhu içindir. Rosenthal tekrar tekrar Farabi’nin önce Müslüman sonra felsefeci olduğunu vurgulasa da (çünkü
İdeal Devlet
İdeal DevletFarabi · İş Bankası Kültür Yayınları · 20173,180 okunma
Tanrının zorunlu olarak varlığı
Bir şey kendisini var olmaktan alıkoyan hiçbir neden ya da sebebin bulunmadığı yerde zorunlu olarak vardır. Eğer Tanrının varlığını alıkoyan ya da varlığını ortadan kaldıran hiçbir neden, hiçbir sebep yoksa, güvenle şu sonuç çıkarılabilir ki, Tanrı zorunlu olarak vardır. Halbuki, Tanrının var olmasını alıkoyan hiçbir neden, hiçbir sebep yoktur.
Sayfa 41 - Dost Kitabevi Yayınları
Reklam
Baruch Spinoza - Şeyh Bedreddin
Spinoza düşüncesinde Şeyh Bedreddin'in izlerini aramak ilk bakışta anlamsız görünebilir. Çünkü her iki düşünür de iki farklı kültürün mensubudur. Ayrıca Bedrettin 14. yüzyılın sonlarında ve 15. yüzyılın başlarında Anadolu'da, Mısır'da ve Rumeli'de yaşamıştır. Spinoza ise 17. yüzyılda Hollanda'da yaşamış bir fılozoftur. Üstelik Spinoza eserlerinin
Halbuki Tanrı, göstermiş olduğum gibi, her şeyin öz ve varlığının tek nedeni olmasından dolayı, bundan şu sonuç çıkar ki, zorunlu olarak Tanrı ile meydana gelen şeyler arasında gerek öz gerek varlık bakımından bir fark olmalıdır; çünkü her eser kendi nedeninden, şüphesiz ona bağlı olması bakımından ayrılır. Diyelim, bir adam başka bir adamın varlığının nedenidir, yoksa ezeli bir hakikat olan ve bunun sonucu olarak, bir adam tarafından meydana getirilmiş olmayan özünün nedeni değildir. Böylece biri öteki ile meydana getirilmiş olan iki kimsede aynı öz vardır, fakat aynı varlık yoktur, o suretle ki, birinin varlığı bitmeden ötekinin varlığı bitebilir ve tersine, birinin özü yok olmadan ötekinin özü yok olamaz ya da yanlış olamaz. Bu gösterir ki, bir şeyin aynı zamanda hem özünün hem varoluşunun nedeni olan bir varlık zorunlu olarak gerek öz, gerek varoluş bakımından bu şeyden ayrılmıştır. Halbuki Tanrının aklı, bizim aklımızın özünün olduğu kadar varlığının da nedeni olduğu için, bundan şu sonuç çıkar ki, Tanrının aklı bizimkinden gerek özü gerek varlığı bakımından ayrılır ve onlar birbirlerine ancak söylemiş olduğumuz gibi ad bakımından benzerler. Tanrının iradesi için de aynı şeyin söylenebileceği ve aynı usavurmanın yapılabileceğini anlamak kolaydır. usavurma bileşik · ad 1. usavurmak eylemi. 2. FELSEFE TERİMİ bilinen ya da doğru olarak kabul edilen belli önermelere dayanarak başka önermeler çıkarma, önermeden önermeye geçerek düşünme.
168 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 26 days
Daha iyisini okuyana kadar felsefenin en iyisi budur;
İbn-i Sina
İbn-i Sina
ve İbn
İbn Tufeyl
İbn Tufeyl
'den Hay bin Yakzan'ı okuyoruz. İsmen aynı olsa da farklı içerik ve usule sahip okuması zor sindirilmesi için ağır ağır kimi zman tekrar tekrar okunması gereken bir kitap. Din felsefesini daha somut bir anlatımla anlaşilir kılıyor. İbn-i Sina' nin yazdığı diğerine kıyasla dili daha ağır ve anlaşılması daha
Hay bin Yakzan
Hay bin Yakzanİbn-i Sina · Yapı Kredi Yayınları · 20214,711 okunma
123 syf.
·
Not rated
·
Read in 20 days
Dil Kültür İlişkisi
Aklıma gelen şu soruların cevabını çok merak ediyorum açıkçası: Dil nasıl çeşitlendi? İnsan aklı ve mantığı bir olduğu halde dil neden çeşitlilikler gösteriyor, bunun sebebi tam olarak nedir? Hemen hemen her ulusun kendine öz bir dil ruhu ve biçimi var. Dil duygusu ortak lakin sesler ve birleşim şekilleri farklılaştıkça yeni diller meydana
Dil - Kültür  Bağlantısı
Dil - Kültür BağlantısıBedia Akarsu · Remzi Kitabevi · 198424 okunma
Reklam
Stoa kozmolojisinde dünyaya içkin olan akıl Tann'dır Burada yine Stoa kozmolojisi ile teolojisi arasında bir örtüşme görülür. Stoa teolojisinde Tanrının dünyaya aşkın bir varlığı yoktur, o dünyaya içkin olan akıldır. Dünya "akıllı bir yaşayandır, yalnızca tanrısal değil, Tanrı'nın kendisidir". Tanrının Stoa kozmolojisinde karşılığı evrensel logos'tur. Tanrı ve dünyanın özdeşliği de logos'un yine kendisinden gelen mantıksal bir zorunluluktur. Ayrıca bu evrensel logos tanrısal iradeyle ya da tanrısal akılla özdeştir. Bu tanrısal aklın yönettiği olaylar zinciri olarak evren tasarımı teleolojik bir tasarımdır, ama aynı zamanda determinist bir olaylar zinciri varsayımına dayanmaktadır. Stoa öğretisinde determinist nedensellik tasarımı teleolojik evren tasarımıyla da tutarlıdır. Evrendeki sıkı ve zorunlu determinizm insan içindir, ama Tanrı olayların gerçek amacını ya da niçin olduklarını bilerek evreni yönetir. Tanrıyı evrene içkin teleolojik bir ilke olarak kabul eden bu anlayış felsefi olarak ortaya konulmuş bir panteizm demektir.
Tanrı’nın varlığı üzerine Kozmolojik Kanıt
(Leibniz'de)Kozmolojik kanıt, dünya mutlak olarak değil, varsayımsal açıdan zorunlu olduğundan, mutlak olarak zorunlu tek varlık gereksindiğimiz konusundadır. Değişik dünya durumlarını birbirine bağlıyan nedensellik, bir dünyanın neden var oldu­ğunu göstermez. Var olan vardır. Var olacak var olacaktır. Dünyanın ilk­ siz-sonsuz olduğunu varsaysak bile, bir dizinin nedeniyle bağlantılı ola­rak zorunluk düşüncesine varamayız. Bu bakımdan, olup bitenlerin dün­ya-üstü bir nedeni bulunması gerekir.
İgteizm
Dil, Doğruluk ve Mantık kitabının başka bir bölümünde Ayer, Tanrı hakkında anlamlı bir şekilde konuşabileceğimiz fikrine karşı çıkar. Ayer'e göre "Tanrı vardır" ifadesi ne doğru ne de yanlıştır. Bu ifade ona göre, kelimenin tam anlamıyla anlamsızdır, çünkü tanım gereği doğru değildir (gerçi Aziz Anselmus'un takipçileri Ontolojik Argümanı kullanarak Tanrının zorunlu olarak var olması gerektiğini söylemişlerdir). Üstelik Tanrının var olduğunu ya da var olmadığını kanıtlayan bir sınama da yoktur, çünkü Ayer, Tasarım Argümanını reddeder. Dolayısıyla Ayer ne (Tanrının var olduğuna inanan) teisttir ne de (Tanrının var olmadığına inanan) ateisttir. Daha ziyade, "Tanrı vardır" ifadesinin diğer anlamsız ifadelerden biri olduğunu düşünür. Bazıları bu konumu "igteizm" olarak adlandırır. Dolayısıyla Ayer, Tanrının varlığı ya da yokluğuyla ilgili olarak tartışma nın tamamen anlamsız olduğunu düşünen bir igteisttir.
Sayfa 284 - Alfa Yayınları
162 syf.
·
Not rated
·
Read in 13 days
Hay Bin Yakzan
İbln Tufeyl, 1106’da Endülüs’te Gırnata şehrinin yakınlarında küçük bir kasaba olan Vâdîâş’ta (Guadix) doğdu. İşraki felsefesinin Endülüs’teki en önemli temsilcilerinden biridir. İbn-i Bacce'den dersler almıştır. Uğraştığı ve önemli eserler verdiği başlıca konular tıp, felsefe ve gökbilimidir. Günümüze ulaşan ve bütün dünyada tanınmasını
Hayy Bin Yakzan
Hayy Bin Yakzanİbn Tufeyl · İş Bankası Kültür Yayınları · 20211,607 okunma
171 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.