Çünkü insan hiçbir umut beslemediği zaman durumu kabullenebiliyor ama kapkara bulutlar arasından iğne ucu kadar kendini gösteren bir güneş ışını belirince bütün dünyası o ışığa bağlı oluyor.
Geçmişi unut
Koy bir kenara
Yeni bir sayfa aç
Kurtar benliğini dünden
Bugünün çocuğu ol
Bütün bilgeliği ve gülümseyişiyle gençliğin
Şu anı hiç terk etme ne olur
Sonsuza uzanan şu günü, terk etme.
"Yek katre-i hunest ve hezar endişe", yani "Bir damla kan ve bin endişe," işte unutmayı başaramayan insanın trajedisi bu sözlerde gizliydi. Ömrünü endişeyle tamamlamaya ve sürekli acı çekmeye mahkûm olan bir zavallı ruh.
Zaten insanın kaderini bilmesinden daha korkunç ne olabilir? Herkes öleceği günü saati bilseydi, geriye sayım ne kadar zor olurdu, düşünsenize. Geçen her dakikayı bir tabut çivisi gibi algılamaz mıydık?