Beyoğlu, İtalyan mimar, kalfa ve işçilerinin eseridir denebilir
Reklam
Türkiye yeniçağ dünyasına giriyordu. Ancak bu, iç dinamiklerle değil, dış dünyanın itmeleriyle oluyordu.
Türk dilinin grameri ve lûgatları ise en eski örnekleriyle Kaşgarlı Mahmud’un Divan-ı Lûgati’t-Türk’ü (modern zamanlarda ancak Ali Emirî Efendi’nin keşfi ile tanımamız mümkün oldu, arada ihmal edilen bir kaynaktı) Anadolu çağında Bergamalı Kadri’nin Muyessiretü’l-Ulum’u gibi eserlerdir (Türk gramerinden söz eder) ve bunları günümüze kadar başka örnekler izler.
Romalılar bu geri kalmış kavimleri tarih sahnesine çıkarmışlardır. İngiltere, Fransa, Galya, Germania tarihlerini biz ondan sonra biliyoruz. Keşke Türkler, yazıdan (Göktürk) önceki devirlerinde Romalılar gibi tasviri canlı, dili berrak komşulara sahib olsalardı.
Hahah yalaannn :D
“Cicero Romalıların dünyayı, onları da karılarının idare ettiğini söylemiştir. Aynı şekilde bütün dünyayı dehşete düşüren Türkler de karılarından korkarlar. Kadınlar hepsi bütün gün her yerde gezinir, akşama da kocalarına ancak yemek hazırlarlarsa adama ne mutlu,” der.
Reklam
587 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.