Dağ, Taş, Ağaç, Toprak Dişini Sıkmış, Yumruğu Sıkılı Beni Görünce Bu Hale Geldiler
Mobbing Bank Türk Fırtınası şu cümle ile biter;
Ben köyüme, toprağıma ve üretmeye, şiirlerimi, kitaplarımı yazmaya gidiyorum. Muhatap olmak için değil sizi tarihe not etmek için yazdım bu kitabı. Sakın bana dokunmayın ve alınmayın, sadece gerçekler ile yüzleşin.
Sivil bir akademik tarihçi olan Hans Delbrück (1848-1929) genelkurmay ve asker yazarların tekelinde olan ve akademik tarihçilerin burun kıvırdıkları askeri tarihi genel akademik tarihin bir parçası, alt dalı haline getirdi. Modern askeri tarih alt disiplininin kurucusu olan Delbrück; tarih metodolojisi, felsefesi, belge ve kaynak kullanımı, bilimsel etik gibi önemli kavramları askeri tarih bünyesine kazandırdığı gibi "ihtiyaçlara uygun tarih yazımı"nı da kıyasıya eleştirdi. Ona göre tarihte mucizevi formüller, başarı reçeteleri, kontrol listeleri ve harp prensipleri aramak büyük bir hataydı. Askeri tarih modern askerlere ancak bir bakış açısı ve entelektüel birikim sağlayabilirdi. Bunun gerçekleştirmek için askerlerin bol ve çeşitli askeri tarih kitapları okuması ve okuduklarını sorgulaması gerekliydi. Ancak planlı ve çok okuma sonrasında askeri tarih uygulamaya dönük fayda sağlayabilirdi.
SEFERBERLİK YETKİSİ NEDEN BAKANLAR KURULUNDAN ALINIP CUMHURBAŞKANINA VERİLDİ
Ülkede demokrasi olmuş olsaydı kurumsal devlet yapısı bu tür bir korkuya kapılmadan yoluna devam ederdi.
Burada bir kapsam genişlemesi yapıldı.
Dış tehditlere karşı savaş yetkisinin yanına iç tehditlere karşı önlem olarak değerlendiriliyor.
Sorun ortak akıl
Türkleri tarihten kaldırırsan ortada tarih kalmaz. Tarihin en büyük ve özel topluluklarından birisi Türklerdir. Aynı zamanda da tarih yazımı içerisinde çok kez hakkı yenmiş ve kasti olarak tarihteki yeri küçültülmüş bir topluluğuz.
Romanın Hazırlanması ve Yayını
Bozkurtlar Diriliyor romanının yazımı 15 Nisan 1949'da bitmiştir. Hacaloğlu'nun kitabında 19 Ocak 1946 ile 16 Aralık 1948 tarihleri arasında Atsız'ın sadece sekiz mektubu vardır. Bunların hiçbirinde bu romanı yazdığından bahsetmiyor. Şüphesiz daha pek çok mektup olmalıdır. Nitekim Hacaloğlu,