Birey ve Toplum
Ünlü tarihçi Edward Toynbee’nin, “Batı toplumlarına karşı kırmızı uyarı ışığı” olarak nitelediği hipilik, ilk günlerinde birçok düşünür ve din adamı tarafından da desteklendi. Ne var ki, bu akım çok kısa bir süre içinde uyumsuz kişilerin egemenliği altına girdi, yozlaştı ve yok oldu. Çünkü hipilerin göremediği, insanın doğayla olan beraberliğine yeniden kavuşabilmesi için artık çok geç olduğu gerçeğiydi.
"Dünyada iki bilinmeyen vardır: Biri kutuplar diğeri Türkler" Fransız Tarihçi Albert Sorel – 1839
Reklam
"Avrupa kavramı, Avrupa-olmayan şeyler tarafından inşa edilir ve hususi kimliğini bu Avrupa-olmayan varlıklarla karşı karşıya gelmek sûretiyle kazanır." İtalyan tarihçi Federico Chabod
Özgün din ve dünya görüşü, özgün devlet, yasa ve egemenlik anlayışıyla, kendi etik ve estetiği, kendi yaşam tarzıyla gerçekten bir Osmanlı medeniyeti var olmuştur. Tarihçi, bu medeniyete çeşitli yönlerinden yaklaşarak onun kendine özgü kimliğini tanımlamak zorundadır
Sayfa 312 - İş bankası Kültür Yayınları
Tarihçi biraz temel ve bazı duvar taşları kalmış bir harabe içeren arsaya giren ve o mekânda var olduğunu düşündüğü binayı yeniden ayağı kaldırmak isteyen mimara benzetilebilir.
Sayfa 11 - ideal kültür yayıncılık, ikinci baskı, 2021, fatih I teyfür erdoğdu: tarih nedir?
Tarihçiler yaptıkları çalışmalarda hakikati ararlar. [...] Ancak hiçbir tarihçi hakikate ulaşamaz.
Sayfa 2 - ideal kültür yayıncılık, ikinci baskı, 2021, fatih
Reklam
Tarihçi olayların sonuçlarıyla, sanatçıysa olayların özüyle ilgilenir.
Sayfa 5
128 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Hatalarıyla akıcı bir özet
Osmanlı Devleti tarihini Batı ile olan ilişkileri üzerinden, İkinci Viyana Kuşatması’na kadar inceliyor. Batıyla ilişkiler etrafında yoğunlaşan kitap, ilginç bir şekilde Yavuz Sultan Selim dönemini pas geçiyor. Kitabın hacmi oldukça az: yaklaşık yüz sayfa. Dili oldukça akıcı. Kısa sürede okumak mümkün. Bir Osmanlı tarihi özeti olarak düşünülebilir. Eser, giriş ve sonuç bölümleri hariç sekiz bölüm. Yazarın askeri tarihçi olduğu, savaşların uzun tasvirlerinden anlaşılıyor. Yazar maalesef Osmanlı Devleti hakkında geniş bir malumat sahibi değil. İlk bölümün ilk sayfasından bunu hissettiriyor. Osmanlı’nın ilk dönemlerini tam anlamıyla tersiyken, “fanatik islam” diye tarif etmesi oldukça yanlış olmuş. Bu gibi hatalar kitap boyunca göze çarpıyor. Orijinal eserden mi kaynaklanıyor bilmiyorum ama görseller ve sayfalar arasında tutarsızlık var. Konuyla görsel ilişkisi de yok. Kitabın son bölümünde de bir kronoloji sapması var. Yine de özet bir Osmanlı tarihi okumak isteyenler için faydalı olabilir.
Beylikten İmparatorluğa Osmanlı 1326- 1699
Beylikten İmparatorluğa Osmanlı 1326- 1699Stephen Turnbull · Fol Yayıncılık · 20232 okunma
Bizanslı tarihçi Dukas, Sultan Murad Han aleyhine söyleyecek bir söz bulamamış ve onu şöyle anlatmıştır "Sultan Murad, düşmanlarına karşı bile bir babadan daha mülayim davranır ve kin beslemezdi. Allah bilir ki Murad Han, halka karşı dâimâ teveccühkâr ve fukarâya karşı cömert idi. Bu lútuflarını yalnız kendi milletinden ve dininden olanlara değil, hristiyanlara da gösterirdi. Hristiyanlara karşı yaptığı muâhedelerin hükümlerine riayet ederdi. Murad Hân'ın hiddet ve şiddeti çok sürmezdi. Muzafferiyetten sonra o, herhangi bir milleti sonuna kadar mahvetmek istemezdi... Aslá bizimkiler gibi kindar ve zâlim değildi..."
Sayfa 99 - Erkam yayınlarıKitabı okuyor
Batılıların Osmanlı tarihine yaklaşımları önyargılıdır. Araştırıcı yanlış yorumlanmış bir konuyu saptamalı, iki yüzyıl önce yazılmış Hammer tarihinde büyük yanlışlar var ama biz hala onu bir otorite sayarız. Avrupa'da Osmanlıyı müspet yanlarıyla alan bir kitap çok satamaz. Tarihçi olmak isteyen biri başkalarının hata veya ön yargılarla ele aldıkları konular seçmeli ve öncelikle milli tarih konularına yönelmeli.
Sayfa 274 - on dördüncü bölüm: yetkin tarihçiler nasıl çalışıyorlar: prof. dr. halil inalcık ile söyleşi.
Reklam
149 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Herkese merhaba, Kimdir Prokopios?  Tarihçi Prokopios Filistin’de Romalılarca kurulan Kaisereia kentinde kesin olarak bilinmemekle birlikte 500 yıl civarında doğdu yine tahminlere göre 565 civarında öldü. Daha önce sekiz ciltlik “Savaşlar Tarihi” ve “Yapılar” adlı kitabı bulunmaktadır. Bu kitabında diğer kitaplarında olmayan her şeyi yazacağını
Bizans'ın Gizli Tarihi
Bizans'ın Gizli TarihiProkopius · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021406 okunma
212 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Kuşlar gibi olunuz! Unutunuz. Hatırlayarak yaşayamazsınız ki!
Nurlan Nazlı Kaya
Nurlan Nazlı Kaya
namı değer tarih perisinin Doğu ve Batı anlatılarının ilk kitabı. Bize tarihçi yazar kimliğiyle Doğu ve Batı çatışmasının tanıtıldığı kitap da diyebiliriz. Dili son derece akıcı, kitap bir oturuşta bitirilebilecek kıvamda. Mağrip ve Maşrık’ın yani Doğu ve Batı’nın hikayesi alegorik bir şekilde kaleme alınmış. Hikayeye başlarken başta verilen kısa bölüm hikayeyle alakasız gibi görünse de tüm başlangıç orada gizli aslında. Birbirinden alakasız görünen kişilerin hikayesi kitabın sonunda öyle bir bağlanıyor ki Doğu ve Batı’nın birbirinden ne kadar farklı yönleri olsa da her zaman birbirine mecbur olduğu çok güzel bir şekilde veriliyor aslında. Kitapta kadınların gücü beni gerçekten büyüledi. Anadolu kadını budur işte dedirtti. Savaş, ihanet, aşk üçgeninde geçen masalsı bir hikaye fakat bir yandan da gerçekleri de gözlerimize seren bir eser.
Kuşlar Cinayeti Çabuk Unuttu
Kuşlar Cinayeti Çabuk UnuttuNurlan Nazlı Kaya · Demos Yayınları · 2018160 okunma
MEAL/TEFSİR YORUMSAMA HERMENÖTİK
Bultmann'a göre de tarihte nesnellikten söz edilemez, çünkü bir tarihçi işin içine girdiğinde, ele alınan konu ister istemez gözlemcinin bakış açısı altında değişime uğrayacaktır.
MEAL/TEFSİR YORUMSAMA HERMENÖTİK
"Bütün yeni ve büyük bașlangıçlar, her devrim, her reform süreci ve her yeni elit, çilecilikten, iradi ya da gayri iradi yoksulluktan doğar; yoksulluktan kastedilen ise, her şeyden önce, statükonun güvenli kollarından vazgeçmektir... Aslının basit ilkelerine dönen her gerçek yeniden doğuş, her sahici başlangıca dönüş, el değmemiş, bozulmamış doğaya her geri dönüş, mevcut statükonun konfor ve rahatı karşısında kültürel ya da toplumsal bir hiçlik gibi görünür. Her devrimci başlangıç, Ademle Havva'nın kendilerini içersinde buldukları durum gibi, bir tür "çıplaklaşma''yı (arılık, hafiflik) gerektirir. Hiçlik karanlıkta sessizce büyür ve ilk başladığında bir tarihçi de, bir sosyolog da sadece hiçliğin ayırdına varır. Göz kamaştıran temsil ânı ise gerçekte, gizli, görünmez başlangıçla bağlantının tehdit altında olduğu ândır."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.