DÜNYANIN EN AHLAKLI DEVLET YÖNETME ANLAYIŞI TÜRK TÖRESİDİR Ulusun birliğini han, hanı töre, töre ulus yararına hanı yönetenleri bağlar. Töreyi çiğneyen hanın kellesi alınırdı. Türklerde hukuk töredir. Cumhuriyet devrimleri törenin bir asır önce ki çağa uygun halidir. Gününüz ile karşılaştırma yaparak Türk töresini anlatmak istiyorum ki ona
Kuran’ın belirttiği her husus, her ahlaki norm aynı zamanda Peygamberimiz’in sünnetidir (davranış şekli, tarzıdır). Yani namaz, oruç, mallardan sarf etmek, sürekli Allah’ı anmak, Allah’ın yarattıklarını düşünmek, sürekli şükretmek, samimiyet, sabır, gereğinde hicret etmek, güvenilir olmak, dürüstlük, cesaret, Allah’a sevgi ve saygı hep Peygamberimiz’in sünnetleridir. Bunlar Peygamberimiz’in güzel örnekliğini teşkil eden, doğruluğunda şüphe olmayan sünnetleridir çünkü bunlar Kuran’da geçer. Oysa Kuran’da geçmeyen sakal, cübbe, elbisenin rengi, yemek menüleri ve birçok Arap adeti; tarihin belli bir dönem ve yerinde uygulanmış bile olsalar, dini bir nitelik taşımayan, tarihsel olup dinin evrensel bir hükmü kabul edilemeyecek, Peygamberimiz’in bu ümmete örnekliğiyle ilişkilendirilemeyecek uygulamalardır. Peygamberimiz’in tek yazdırdığı ve Allah’ın vahiylerini içeren Kuran, Peygamberimiz’in sünnetini göstermekte mutlak olarak güvenilir tek yazılı kaynaktır. Bizi kurtaracak olan, Arap-perestliğin “din” diye yutturulmaya çalışılmasının neticesi olan sarıklı, sakallı, cübbeli uydurma sünnetler değil; Kuran’da geçen iman, ahlak, fazilete dair çizilen tablolardaki sünnetlerdir.
Sayfa 194 - İstanbul YayıneviKitabı okudu
Reklam
Bireysel haklar kuramının temeli şöyle kuruldu: Her türlü hakkın kökeni bireydir. Çünkü gerçek özgür ve sorumlu olan yaratık (canlı) yalnız insandır. Buna göre, bireyin yalnızca doğal hak ve ahlaki sorumluluğu ile bağımlı kılınmış olan salt özgürlüğü, bütün uygarlık kurumlarından önce gelen ilk durum olarak, ilk başlangıç noktası gibi kabul olunuyor. Fakat öte yandan insanların, toplumsal ve siyasal kurumlar halinde bulunması doğal ve lüzumludur. Bu kurumlar ise kısmen zorunlu, mukadder (yazgı) yasaların hükümlerine göre gelişir. Bu yazgının var olduğu oranda ve zekânın, bu yazgının gidişini ve yönünü kavrayıp değerlendirebildiği ölçüde, insanların özgürlük ve iradeleri, bu yazgıya boyun eğme zorundadır. İnsanlar, davranışlarını, bu yazgının gidişine ve yönüne uydurmak zorundadırlar. Bu yükümlülük ve zorunluluk durumu, gerçekte kaçınılması mümkün olmayan bu sonucu, daha mükemmel ve daha uyumlu yapmaktır. Doğanın ve tarihin bir ürünü olan bir ulusun bireyleri, daima bu gerçekle karşı karşıya bulunur ve ona saygı duyarlar. Böyle bir ulusun kurduğu devletin de temeli ve amacı bireysel hak olur.
Sayfa 132 - Hürriyet (Özgürlük)Kitabı okudu
🎯 SIRLANMIŞ OLMAK ANLAMLI VE ÇELİŞKİSİZ DELİL ORTAYA KOYMAK GEREKTİRİR 🎯 Devletin başına ebced hesabı yaparak Atatürk gömleği ile benim mücadelem hedef alınarak getirilmek isteniyor. Ebced Türk kültüründe yoktur. Ortadoğu kültüründe var. Bu çaba vakıf, dernek, siyasi parti, cemaat ve tarikatlar, sivil toplum kuruluşları vb yapıların
Hiçbir kurala içten bağlı olmayan gaddarca kazanç, tarihin her döneminde, gerçekten nerede ve nasıl mümkünse orada ve o şekilde var olmuştur.
·
Not rated
Ali Şeriati İslamoğlu’nun sitayişle bahsettiği ve öve öve bitiremediği Ali Şeriatî’nin MUHAMMED KİMDİR kitabına bakalım ve “İnsanın eseri o insanın kendisidir” fehvasınca, Şeriatî’yi kendi eserinden tanıyalım. Ali Şeriatî’nin bu eseri, 1988 Ankara baskılı. Basan Fecr Yayınevi. Şeriatî İranlı bir şiî. Bizde İranlılara acemler derler. Dilimizdeki
Ali
AliAli Şeriati · Fecr Yayınevi · 2008210 okunma
Reklam
987 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.