Rusya'dan gelen Tatar sürgünler ve göçmenler bu fikirleri Türkiye'ye getirdi. Osmanlı Türkleri arasında bu fikirler başta so­ğuk karşılandı. Yönettikleri çok uluslu bir imparatorluğu karışık­lığa itecek bu doktrini benimsemek için bir sebep göremediler. Büyük Türk şairi Mehmet Akif bu etnik milliyetçiliğe hiddetli bir şekilde karşıydı ve
Sayfa 110 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı okudu
_Muhteşem bir şey, bir yerlerde keşfedilmeyi bekliyor. _Kozmos’un keşfi, kendi kendimizin keşif yolculuğudur. _Hayal gücü bizleri çoğu zaman bilinmedik diyarlara götürür ve o olmadan hiçbir yere ulaşamayız. Kuşku da bize, düş ürünüyle gerçek arasındaki farkı bulmamızı ve varsayımlarımızı sınamamızı sağlayan yolu açar. Bütün o buluşlarla keşifler,
Reklam
592 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Sofinin Dünyası: Bilgelik Arayışının Felsefi Yolculuğu
Sofinin Dünyası: Bilgelik Arayışının Felsefi Yolculuğu Jostein Gaarder'in kaleminden çıkan "Sofinin Dünyası", bilgelik arayışının ve felsefi düşüncenin izini sürerken okuyucuyu mistik bir yolculuğa çıkaran etkileyici bir eserdir. Bu roman, felsefi konuları sürükleyici bir hikâye ile birleştirerek, insan düşüncesinin derinliklerine
Sofie'nin Dünyası
Sofie'nin DünyasıJostein Gaarder · Pan Yayıncılık · 202036.6k okunma
96 syf.
·
Not rated
Lev Tolstoy Eserlerinde insanlığın çeşitli meselelerine değinen Tolstoy'un dünya ölçüsünde bir sanat ve fikir değeri vardır. Kendi ülkesinin toplumsal siyasal çalkantılarını, halkının yaradılışını, yaşayışını büyük bir ustalıkla yansıtmıştır. Gerçekçi edebiyatın en büyük temsilcilerinden olduğu kadar, bir filozof ve bir eğitimci olarak da ün
İtiraflarım
İtiraflarımLev Tolstoy · Antik Kitap · 201622.9k okunma
120 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 21 hours
Buram buram Uzak Avrupa ve Alman seviciliği, Rus ve Doğu tiksintisi kokan tarih anlayışı ekseninde, ütopik fikriyatın ve tiranlık olgusunun toplumsal şekillenmedeki önemi. Hafif anarşist gelse de; tarihsel olaylara ve mitsel olguların ütopyasına bakış açısını çok beğendim. İster güçsüzlük, ister fırsat noksanlığı veya tribal bir cömertlik
Tarih ve Ütopya
Tarih ve ÜtopyaEmil Michel Cioran · Metis Yayıncılık · 2020595 okunma
Dinler, Değişmeyen bazı "sabiteler üzerine otururlar.
Dinler, Değişmeyen bazı "sabiteler üzerine otururlar. Degismez ilke ve prensiplere sahiptirler. Bir dini din yapan birtakım degişmez ilke, inanç ve prensipler olmalıdır. Dolayısı ile dinler değişen toplumsal sureç içinde "değişmeyecek prensiplere de sahip olmalı" veya bu prensipleri değişimden bir şekilde ayn tutmalıdırlar". Şayet toplumla etkileşime girme sürecinde onu diger dinlerden ve kültürlerden ayıran özünü, aslını, çekirdeği korur ve etkileşimi ikincil olan, fürû ilkelerde yapabilirse kültür, toplum ve zamana meydan okuyarak özünü muhafaza edecek- tir. Ancak bunu yapamazsa Hıristiyanlık örneğinde olduğu gibi başta insanüstü bir kökene sahipken sonra insani, toplumsal etkileri çekirdeğe, usûl'uddine dokundurtmuş olmaktadır. Nite- kim dinler tarihçiler günümüz Hıristiyanlığının ilk dönemkin- den oldukça farklı olduğunu açıkça söylerler ve "tarihsel Isa" kavramından bahsederler. Yine farklı İncillerin varlığı vb. bir- çok hususu buna örnek verebiliriz. Newton'un döneminde kiliseyi Hıristiyanlığı Tevhid özünden saptırmakla suçladığını, kut- sal kitaba üçlemenin Yunan düşüncesi etkisi ile karıştırıldığını iddia ettiğini biliyoruz. Newton üstün bilgilerine rağmen bu fi- kirleri yüzünden üniversitede yönetici olamamış, hatta ölüm- den güçlükle kurtulabilmiştir.
Reklam
islamiyet öncesi Türk ailesi
Ögel'e göre Hunlarda baba ailesi (Temeli dışardan evlenmeye dayalıdır) , Moğollarda ise ana ailesi egemendir.2 Moğollarda kadın, çocuğu doğuncaya kadar kendi evinde kalır. Dullar bir daha evlenemezler. Oysa, Hunlar ve Göktürklerde böyle bir gelenek yoktur. Eberhard'a gö­ re, Türkler, aracılar ve görücüler yoluyla evlenme gelene­ ğine sahip bir kavimdir.3 Çin tarihsel metinleri, Türk ailesinin birçok ahlaksal özelliklerini sıralamaktadır ki, bunlar günümüz aile modeliyle büyük ölçüde uyum sağlamaktadır. Ögel'e göre Türklerde yalnızca baba ailesi görülüyor ve ana ailesinin izlerine rastlanmamaktadır.4 Türklerde toplumun çekirdeği aileden oluşur.
Sayfa 14 - imge kitabevi
656 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 42 days
Devlet Ana inceleme -Yorum-
Devlet Ana,1967 yılında ilk baskısını yapmış olup kısa sürede Türk edebiyatının klasikleri arasına girmiştir. TDK 1968 Roman Ödülü’nü alan eser, Osmanlının aşiretten devlet haline gelişini konu edinmiştir. Realist bir bakış açısıyla yazılmış olan eserde, Ertuğrul Gazi’nin yaşlılık ve ölüm günleri, Osman Gazi’nin bey oluşu ve Orhan Bey’in
Devlet Ana
Devlet AnaKemal Tahir · İthaki Yayınları · 20136.9k okunma
64 syf.
·
Not rated
·
Liked
Kahve arzusu
Kahve severler için güzel bir el kitabı. Kitap kahve çekirdeğini Afrika’daki ürünler arasında karşılaştırma yaparak başlıyor. Kimi yerde koyu, kimi yerde açık renk olan kahve çekirdekleri aromatik olarak da tabii farklılaşıyor. Etiyopya’dan Tanzanya’ya , Costa Rica’dan Kolombiya kahvesine kadar tarihsel bir tanıtım yapılmış. 17. Yüzyılda Avrupa’ya 18. Yüzyılda da kahvenin Amerika’ya gelişi anlatılıyor ama önemli bir ayrıntı ele alınmamış. Kahvenin önce Yemen’den Osmanlı’ya gelişi, Osmanlı’dan Avrupa’ya geçişine (Viyana kuşatmasından sonra) hiç yer verilmemiş. Türk kahvesine bir kaç satır örnek veriliyor . Espresso , latte, Cappuccino, Macchiato tarifleri, günde 50 fincan kahve içen Voltaire, 60 fincan kahve içen Balzac , her fincana sadece 60 kahve çekirdeği kuralı koyan Beethoven örnekleri kitabın hoş detaylarıydı. Kahve severler zevkle okuyacaktır. 1k da yoktu. Eklettim. Kahve eşliğinde keyifli okumalar.
Lust auf Kaffee
Lust auf KaffeeHattie Ellis · Coppenrath · 20062 okunma
Rus devrimi, siyasal ve İktisadî açıdan, tam anlamıyla ve bilinçli olarak Marz’çı iktisat ve siyaset kuramına uygundu. Bütün İktisadî süreçler, tarihsel maddecilik kuramı açısından ele alınıyordu. Ama kültürel devrim —hele onun çekirdeği olan cinsel devrim— konusunda, ne Marx, ne de Engels devrimci önderlere kılavuzluk edecek araştırmalar yapabilmişlerdi.
Sayfa 225Kitabı okudu
Reklam
Güçlü hafıza insanı güçsüzleştirir mi?
Sahi insan ne kadar geriye gidebilir hatıralarında? Siz kaç kilometre taşı öteye uzanıyorsunuz? Nasıl oluyor da yaşlılar en yakın hatıralarını daha çabuk kaybederken ta çocuklukta yaşadıkları anlara daha sıkı sarılıyorlar? Öyle bir muamma.... Massacchusetts Üniversitesi'nin Technology Review Dergisi'nde yayınlanan bir yazı var ki hayli ilginç. "Güçlü bir hafızaya sahip olmak aslında kötü bir şey mi?" diye soruyor. Daha ziyade hayvanlar âlemine odaklanıyor araştırma. Doğada alışkanlıklarına (dolayısıyla hafızalarına) göre hareket eden hayvanların "oportünist" (yani duruma göre kendi çıkarları için daha iyi olan neyse onu seçen) hayvanlara göre geride kaldıklarını söylüyor özetle. Düşündürücü bir tez. İnsanlara uygularsak, kıssadan hisse şöyle: Geçmişe fazla bağımlı olmamakta yarar var. Benzer bulgular Columbia Üniversitesi tarafından da doğrulanıyor. Mesela çok daha fazla tarihsel detay hatırlayan insanların yeni ve güncel hadiseleri akıllarında tutmakta daha çok zorlandıkları biliniyor. Bir anlamda "hafıza fazlalığı"ndan mustaripler. Sevdiğim kalembazlardan Milan Kundera nostaljinin matah bir şey olmadığını anlatırken, kelimenin kökenini hatırlatır. Nostalji kavramının çekirdeği olan "nostos", eski Yunanca "dönüş" anlamına gelir. Algos ise "hüzün" demektir. "Dolayısıyla" der Kundera, "nostalji, geriye dönme arzusundan kaynaklanan ve karşılık bulamayan bir hüzün, hatta acı çekme halidir".
Sayfa 47 - Doğan kitapKitabı okudu
Rousseau’da, Adorno’da ve Horkheimer’da olduğu gibi varoluşçularda da hakim tema özgürlüktür, özgürlük arayışıdır. Rasyonellik ve bilimsellik insanı köleleştiren, kendine yabancılaştıran bir mahiyet arz etmektedir ve bireyin özgürlüğü ve içsel değerler adına buyurgan akla, toplumun rasyonel düzenlenişine, modern özne fikrine bir saldırı vardır bu
35 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.