Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türk halkı bugün çok ciddî bir yol ayrımındadır. Bu kavşakta alınacak yön, bu halkın ileride uygar insanlığın bir parçası olup olamayacağını, bağımsız bir kütle olarak uygarlık içinde yaşamını sürdürüp sürdüremeyeceğini tâyin edecektir. Kavşaktan ileri uzanan yollardan birinin üzerinde Atatürk ve Hasan-Âli Yücel birlikte bizleri aklın yoluna, sağlıklı, verimli, rahat ve zevkli bir ortak yaşam tarzına dâvet etmektedirler. Akılcı düşünce ve bunun ışığında tarihten alınan dersler diğer yolların sonlarının büyük bir olasılıkla felâket, en azından karanlık birer meçhul olduğunu söylemektedir.
Sayfa 18
Ekonomik Olarak Eşitsizliğin Büyümesinin Topluma Etkisi
Genişleyen bir ekonomide eşitsizlik büyüdüğünde, bir toplum kendisini kültürlü bir azınlık ile doğası veya koşulları gereği seçkinlik ve zevk standartlarını miras alamayacak veya geliştiremeyecek kadar talihsiz erkekler ve kadınlardan oluşan çoğunluk arasında bölünmüş bulabilir. Bu çoğunluk büyüdükçe, azınlık üzerinde kültürel bir engel olarak hareket eder; konuşma, giyinme, eğlence, duygu, muhakeme ve düşünce biçimleri yukarı doğru yayılır ve çoğunluk tarafından oluşturulan dahili barbarlaşma, azınlığın eğitim ve ekonomik fırsatların üzerindeki kontrolü için ödediği bedelin bir parçası olur.
Sayfa 107
Reklam
Devletler Nasıl Ortaya Çıktı?
Hiçbir öğrenci, devletlerin bireyler arasındaki veya halk ile bir yönetici arasındaki bir “toplumsal sözleşme”den ortaya çıktığı şeklindeki on yedinci yüzyıl fikrini ciddiye almaz. Muhtemelen çoğu devlet (yani, politik olarak örgütlenmiş toplumlar), bir grubun bir başkası tarafından fethi ve fatih tarafından fethedilenler üzerinde süreklilik arz eden bir güç kurulması yoluyla şekillendi; fermanları onların ilk yasalarıydı ve bunlar halkın geleneklerine eklenerek yeni bir toplumsal düzen yarattı. Latin Amerika'nın bazı devletleri açıkça bu şekilde meydana geldi. Efendiler, bazı fiziksel nimetlerden (Mısır veya Asya'nın nehirleri gibi) yararlanmak için tebaalarının çalışmalarını örgütlediklerinde, ekonomik öngörü ve önlem, uygarlık için başka bir temel oluşturdu. Yönetenler ve yönetilenler arasındaki tehlikeli gerilim, düşünsel ve duygusal faaliyeti ilkel kabilelerin günlük yaşantılarının üzerine taşıyabilir. Büyüme adına daha öte tahrik, askeri iyileştirmeler veya sulama kanallarının inşasıyla üstünden gelinebilecek, dış istila veya devam eden yağmur sıkıntısı gibi çevredeki herhangi meydan okuyan bir değişiklikten gelebilir.
Sayfa 105
Demokrasi: En Zor Yönetim Biçimi
Demokrasi, tüm yönetim biçimleri arasında en zor olanıdır, çünkü en geniş bilgi yayılımını gerektirir ve kendimizi egemen kıldığımızda akıllı kılmayı unuttuk. Eğitim yayıldı, ancak bilgi, basitin doğurganlığıyla sürekli olarak geriledi. Bir kinik, “Cehaleti sırf çok fazla bulunduğu için tahta çıkarmamalısın” dedi. Bununla birlikte, cehalet uzun süredir tahta çıkmıyor zira kamuoyunu şekillendiren güçlerin manipülasyonuna katkıda bulunmakla meşgul. Lincoln'ün varsaydığı gibi, “tüm insanları her zaman kandıramazsınız” fikri doğru olabilir, ancak onlardan büyük bir ülkeyi yönetecek kadarını kandırabilirsiniz.
Sayfa 90-91
Gerçek Devrim
Tek gerçek devrim zihnin aydınlanmasında ve karakterin gelişmesindedir, tek gerçek kurtuluş bireyseldir ve biricik gerçek devrimciler filozoflar ve azizlerdir.
Sayfa 84
Reklam
Tarih Boyunca En Fazla Hangi Yönetim Biçimi Kullanıldı?
Yönetim biçimlerini tarihteki yaygınlıkları ve sürelerine göre değerlendirecek olursak, monarşiye hakkını vermek zorundayız; demokrasiler ise tam tersine, heyecanlı ara dönemlerdir.
Sayfa 80
Parayı Yönetebilen İnsanlar Her Şeyi Yönetir
Kefenin diğer ucunda, tarih, “insanları yönetebilen insanlar, yalnızca işleri yönetebilen insanları yönetir ve parayı yönetebilen insanlar her şeyi yönetir” şeklinde bildirir.
Sayfa 61
Fransız Devrimi Neden Oldu?
Fransız Devrimi, Voltaire parlak hicivler ve Rousseau duygusal romanslar yazdığı için değil, orta sınıfların ekonomik liderliğe yükselmiş olmaları, ticaret ve girişimleri için yasama özgürlüğüne ihtiyaç duymaları ve toplumsal kabul ve siyasi güce can attıkları için geldi.
Sayfa 60
Tarih ve Tanrı İnancı
Tarih tanrı inancını destekliyor mu? Tanrı derken, doğanın yaratıcı canlılığını değil, zeki ve müşfik bir yüce varlığı kastediyorsak, yanıt gönülsüzce olumsuz olmalıdır. Diğer biyoloji bölümleri gibi, tarih de temelde, iyiliğin hiçbir ayrcalık görmediği, talihsizliklerin bol olduğu ve son sınavın hayatta kalma becerisi olduğu bir mücadeledeki en
Sayfa 52-53
145 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.