Prens Andrey, "Hadi tartışalım," dedi, "sen okullardan bahsediyorsun," diye parmağını kıvırarak devam etti, "eğitimden vesaireden, yani sen şunu,” dedi yanlarından kalpağını çıkartarak geçen mujiği işaret ederek, "içinde bulunduğu hayvanca durumdan kurtarmak ve manevi ihtiyaçlar duymasını sağlamak istiyorsun. Ama bana öyle geliyor ki onun tadabileceği tek mutluluk hayvani mutluluk ve sen onu bundan mahrum etmek istiyorsun. Ben ona gıpta ediyorum, sense benim aklımı, benim duygularımı, benim olanaklarımı vermeden onu ben yapmak istiyorsun. Bunun yanında onun işini hafifletmekten bahsediyorsun. Ama bence senin ve benim için kafa emeği neyse, fiziksel emek de onun için öyle bir ihtiyaç, varlığının bir koşulu. Sen düşünmezlik edemezsin. Ben saat üçte yatıyorum, aklıma düşünceler geliyor, uyku tutmuyor, dönüp duruyorum, sabaha kadar uyuyamıyorum çünkü onun tarlayı sürmezlik, ekinleri biçmezlik edemeyeceği gibi ben de düşünmeden edemem; o bunları yapmazsa meyhaneye gider ya da hastalanır. Ben onun gibi korkunç bir fiziksel emek harcayacak olsam bir haftada ölürsem, o da benim gibi fiziksel aylaklık yaparsa şişmanlar, ölür.”