Hegel'in dediği gibi, emirler bile korkudan ziyade mümkün olduğu kadar Einsicht und Gründe ile, yani (sözcüğü sözcüğüne) 'içgörü ve gerekçeler'le ilintili olmalıdır. Emirlerin, bağırarak ya da tehdit edici el kol hareketleri ile değil, net bir şekilde kelimelerle ifade edilmesi en doğrusudur (Napolili bir adamın çölde kendisini yakalayarak ya Müslüman olması ya da kazığa oturtulması seçeneklerini veren Bedevilere verdiği söylenen cevapta olduğu üzere: 'Kazığa oturtulmaya hayır, diğerini tartışalım.')
"Muhyiddin İbni Arabi Hazretleri Kudüs'te bulunduğu zamanlara ait bir hatırasında Memlüklü Türklerini şöyle anlatmaktadır: 'Türkler son derece garip insanlar. İlme müthiş hürmetleri var. Mescid-i Aksa avlusunda talebelerimiz ile ders sırasında bazen kavgaya tutuşuyorlar, sonra birden ortamdaki ilimle uğraşan insanları fark ediyor ve birbirlerine,' Burada tartışıp insanları rahatsız etmeyelim, gel şu uzakta tartışalım.' diyor kavgalarını orada sürdürüyorlar."
Bakanlar göremiyor
Geldi mi gidemiyor
Neyine güveniyor da maşallah
Sonumuz yine hayırdır inşallah
Adab-ı muaşeret
Adem-i merkeziyet
Yine de muhalefetse illa da