❝
Çok eski günlerde gerek Sümer ülkesi, gerek komşuları bolluk ve huzur
içinde yaşıyorlarmış. Hepsi de Hava Tanrısı Enlil'e tek dilde dua
ediyorlarmış. Bilgelik Tanrısı Enki, Enlil'in üstünlüğünü kıskanarak insanlar
arasında bozuşmayı, savaşı çıkararak bu güzel çağa son veriyor ve çeşitli
diller koyarak insanların birbiriyle anlaşmalarını önlüyor.
Aynı konu Tevrat'ta (Tekvin, 11: 1-9) şöyle:
"Ve bütün dünyanın sözü bir, dili birdi. Şarktan göçtükleri zaman
Sinear diyarında bir ova buldular, orada oturdular. Birbirlerine, 'Gelin
kerpiç yapalım, onları iyice pişirelim. Onların taş yerine kerpiçleri,
harç yerine ziftleri vardı. Yeryüzünde dağılmayalım diye kendimize bir
şehir, başı göklere erişecek bir kule yapalım,' dediler. Ve
Ademoğullarının yapmakta olduğu şehri ve kuleyi görmek için Rab
indi. Onlar bir kavm, hepsinin tek dili var. Gelin inelim birbirlerinin
dilini anlamasınlar diye onların dilini karıştıralım. Rab onları oradan
dağıttı ve şehri bina etmeyi bıraktılar. Bundan dolayı onun adına Babil
dendi."
Buradaki Babil kulesinin, Mezopotamya'nın ziguratları olduğuna kuşku
yok. İbraniler onları yıkılmış halde gördüler. Bu yıkılmış ve harap olmuş
kule kalıntılarının, insanların korumasızlığını, güce karşı duyulan isteğin
insanlara verdiği üzüntüleri sembolize ettiğini söylüyor S. N. Kramer.
(Sumerians, s. 293.)
❞
Aşık Mahzuni Şerif Benim hayatımda çok özel bir yeri olan Halk ozanlarımızın en başında gelir.
Çocukluk yıllarımdan itibaren plaklarını kasetlerini dinleyerek ben ve benim kuşağımda ki, insanlar Mahzuni Şerif Türküleriyle büyüdü.
Bizler Mahzuni Babadan Aşkı, sevdayı, Hasreti, Gurbeti, İnsan olmanın erdemini,
Haksızlığa
Türk şiirinin romantik devrimcisi: Nazım Hikmet Ran
Ressam Ayşe Celile Hanım ile Hikmet Bey'in oğlu olarak kimi kaynaklara göre 14 Ocak 1902'de Selanik'te doğan ve asıl adı Mehmet Nazım olan şair, ilkokulu Göztepe Taş Mektep'te okudu, ardından Mekteb-i Sultani'nin hazırlık sınıfına yazıldı.
Ailesinin yaşadığı ekonomik
"Hayat koşusu engebeli, hayat yolu dikenli. Taş taşa değmeden duvar olmaz, birbirini üzmeyen insan olmaz. Kimileyin insanın yükü ağır, kimileyin duyguların dili sağır. An olur öfke kabarır, an olur yüz kararır. Dünyanın işi dünyada kalır..."
yıldızsız geceler örtüldü üstümüze
uzayan karanlikta
homeros kadar körüz
bir masala tutunuyoruz_
suyla yıkıyoruz mürekkebi
lekesiz kitaplar yazıyoruz
emir kipi yasaktır!
bahşedecek kibrimiz yok
yalvaracak tanrımız da
canlı cansız
şeylerin biricikliğine inanıyoruz
her kum tanesi
bir kar tanesi kadar eşsiz
taş dili edebiyatı okuyoruz mesela
kuş dilinde şakıyoruz
çiçekleniyor ellerimiz...
Eylem TE