Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tasarım ve icadın, teknolojinin "yaratıcı" yönleri olduğu yönünde klişeleşmiş bir kanı vardır. Oysa, mühendisliğin bütün evreleri yaratıcılık gerektirir. Dolayısıyla, yaratıcılığın sadece belirli evrelere atfedilmesi, haksız bir klişedir. Gelgelelim mühendisler, ancak bir kavrama hayat kazandırarak medya ve kamuoyunun ilgisini çekmeye başarıyorlar. Arka sayfadaki şekil birçok okuyucunun dikkatini çekecek sanırım. Bu şekil, diğer birçok şeyin yanı sıra paraşütler, helikopterler, savaş tankları ve bisikletler tasarlamış olan Leonardo da Vinci tarafından çizilmiştir. Yapımları 400 yıl boyunca mümkün olmayacak ürünlerin ünlü tasarımcısı Leonardo da Vinci'nin yeteneğinden etkilenmemek elde değil. Ama ne var ki, sadece da Vinci'nin çizim defterleri uzun süre bulunamadığı için değil, yanı sıra bu kavramlar hayal ürünü olmaktan çıktıklarında bile farklı kökenlerden türemiş oldukları için de bu çizimler dünya üzerinde muhtemelen hiç etki sahibi olmamışlardı. Leonardo da Vinci, yaşadığı dönemin teknolojisinin o kadar ilerisindeydi ki, fikirlerinin o sırada uygulamaya geçirilme şansı yoktu. Buna karşın, fikirlerine yine de hayranız.
Bir şeyi "sadece" gözlemleyemezsiniz. Gözlem yapabilmek için, gözlemlediğiniz nesneyle etkileşmek zorundasınız.
Reklam
FERYAD-I NAZ Yazar : Nuh KARAASLAN Kapak: Ferhat Çınar İç Tasarım: Mehmet Emre Çelik Genel Yayın Yönetmeni : Eylem Okumuş Editör : Aslıhan Nuşen Çelik
Sensiz hiçbir şey olmuyor.Her tasarım, her projem seninle.Bir su akıyorsa, bir bulut geçiyorsa, hep seninle.Seviyorum seni.
"Tasarım, gerçeğin kendisinden başkası değildir. Bir kez tasarlanan ve düşlerde canlanan şey büyük bir olasılıkla gerçekleşir."
Sayfa 37 - Mercek YayıneviKitabı okudu
Hayatını değiştiren ikinci olay, bir sahaf dükkânına dalışıydı. Nietzsche burada Schopenhauer’in “İstem ve Tasarım olarak Dünya” adlı eserine rastlar. Schopenhauer’in kıssadan hisse çıkaran üslûbu ve bulaşıcı karamsarlığı onu çok derinden etkiler: “Burada her satır vazgeçiş, yadsıma ve kabulleniş çığlığıydı; burada, dünyayı, yani yaşamı ve insan doğasını ürkünç bir muhteşemlikle gördüğüm bir aynaya baktım... Burada hastalık ve şifayı, sürgünü ve sığınağı, cehennemi ve cenneti gördüm.”
Reklam
Aslında hepimiz, tasarım tavırlı tahminler üzerinden hayatımızı sık sık riske atar: Yanlış bağlanmış olduğu takdirde ölümümüze neden olabilecek elektrikli aletleri hiç tereddüt etmeden prize takıp çalıştırırız; kısa sürede ölümcül hızlara ulaşacağını bildiğimiz otobüslere kendi isteğimizle bineriz; daha önce hiç binmediğimiz asansörlerde sakince düğmelere basarız.
‘’Beyinlere dair çeşitli tasarım seçeneklerinin güçlerini nereden aldıklarını görebilmek için, bu seçenekleri içine yerleştirebileceğimiz bir çerçeve önermek istiyorum. Bu, aşırı derecede basite indirgenmiş bir yapıdır, ama idealizasyon, sinoptik öngörünün seve seve ödenmesi gerek bedelidir genellikle. Ben bu yapıya, Üret ve Sına kulesi diyorum Kulenin inşa edilen her yeni katı, o düzeydeki organizmaların gittikçe iyileşen hamleleri daha verimli bir şekilde bulmasına izin verir. O halde, organizmaların giderek artan gelecek yaratma gücü, bir dizi adım halinde tasarımlanmış olabilir. Bu adımların, evrim tarihinde açıkça belirlenmiş geçiş dönemlerini tasarımlamadığı, hemen hemen kesindir –şüphesiz, bu tür adımlar, farklı soylar tarafından, çakışan ve birbirinin aynısı olmayan yollarla atılmıştır- ama Üret ve Sına Kulesi’nin çeşitli katları, kavrayış gücünde önemli ilerlemelere işaret eder ve her bir aşamanın önemli noktalarından birkaçını dış hatlarıyla bir kez gördüğümüzde, evrimsel adımların geri kalan kısmı bizi daha çok şey ifade edecektir.’’
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.