Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mükemmel yaratımın tasarım mucizesi
Genler eşi olmayan küçük yapılardır. DNA'yi bedeninizdeki bir hücrenin çekirdeğinden alır onu uçtan uca uzunlamasına yatırırsanız, yaklaşık olarak 1,8 m. uzunluğundadır. Bütün bedeninizdeki tüm DNA'ları alıp onları uçtan uça sererseniz de güneşe kadar 150 defa gider gelir. Fakat gezegendeki yedi milyar insanın DNA’larını alıp onları bir arada şöyle elinizde sıkarsanız da, uzamda bir pirinç tanesi kadar yer kaplar.
--kozmolojik görüş, tasarım görüşü, ahlaki görüş, ontolojik görüş, bilinç görüşü ve deneyime dayalı görüş-- söylemeliyim ki net sonuç fazla etkileyici değil. Gerçek olmasını istediğimiz bir şey için rasyonel haklılık arıyor gibiyiz.
Sayfa 141Kitabı okudu
Reklam
Churchill'in de Goeben'in kaçışını Yakın Doğu ve Orta Doğu halklarına büyük felaket getirecek bir sürecin başlangıcı olarak tanımlamış olmasına hiç şaşırmamak gerekir. Liberal emperyalist anlatı, zaten bu yollarla kökleri savaş öncesine dayanan Yakın Doğu ve Orta Doğu'ya ilişkin İngiliz tasarım ve niyetlerini kesif bir sis perdesinin ardına atmayı başarmıştır.
Sayfa 326
İşlev, işlev dedikleri, mutfak yemek odasının, banyo yatak odasının yanında olacak gibi ilkel bilgilerle tasarım yapılmaz. Bir evde istenen, oradaki yaşama yeni ve güzel duygular katmaktır. Sıradanlığın ve işlevin ötesinde bir iş!
Sayfa 148
[insan topluluklarında] nesiller boyu inşa edilen binalar uğursuzdur çünkü insanın elde edemeyeceği bir güvenliği sağlamaları beklenir. Tasarım kusursuzlaştıkça nefes almak zorlaşır; tüm gedikler kapatıldığında, yapının bir zindana dönüşmesi kaçınılmaz olur. ~Siegfried Kracauer
İnek Dünya'da yaşayan evcilleştirilmiş ve toynaklı bir hayvan. İnsanlar bu hayvanı yiyecek, içecek, gübre ve tasarım ayakkabılar elde etmek gibi çeşitli amaçlar için kullanıyor, inekleri yetiştiriyor, boğazlarını kesiyor, parçalara ayırıyor, paketliyor, donduruyor, satıyor ve pişiriyorlar. Bunu yapınca kendilerinde yedikleri hayvana bonfile ve biftek gibi isimler takma hakkını görüyorlar çünkü bir insanın inek yerken düşünmek istediği son şey inekler.
Reklam
Ulaşılan her amaç, yeni bir rotanın başlama noktasıdır. Bu, sonsuza dek sürer. Bitki, tohumdan sapa, saptan yaprağa geçerek görüngüsel varoluşunun tomurcuk, meyve aşamalarına ilerler. Meyve aşaması, yeni tohumun başlangıcıdır, eski rotada koşacak yeni bir bireyin başlangıcıdır olsa olsa. Bu, sonsuz zaman boyunca böyle gider. Hayvanların yaşam yolu da buna benzer. Döllemek, doğurmak onların yaşamının doruğudur. Bir kez doruğa ulaştığında, ilk bireyin yaşamı yavaş ya da hızlı solmaya başlar. Bu arada, yeni bir yaşam, doğada türün korunmasını, aynı görüngünün yinelenmesini sağlama bağlar. Gerçekten, her organizmada özdeğin yenilenip durmasını olsa olsa bu sürekli baskının, sürekli değişimin belirmesi diye görmeliyiz. Fizyologlar, devinimde tüketilen özdeğin yerine zorunlu olarak yenisinin getirildiğini kabul etmiyorlar artık. Çünkü, makinedeki eskiyip aşınma, hiçbir zaman yiyecekle sürekli gelen içe akışa denk değildir. İstemenin doğasını açığa vurmasının özünde bengi oluş, sonsuz bir akış vardır. Son olarak bizi boş bir umutla ayakta tutan insan çabalarında, isteklerinde de aynı şeyi görürüz. Bunların yerine getirilmesinin istemenin son amacı olduğu umududur bu. Ama bir kez onlara ulaşınca artık gözümüze aynı görünmezler. Bu yüzden unutuluverirler, modaları geçer. Kabul etmesek de, uçup giden yanılsamalar olarak neredeyse her zaman bir yana bırakılırlar.
Her bitki, tüm varlığını, istekliliğini ortaya koyarak, yalın biçiminde tüm öz yapısını, istemesini açığa çıkarır. Bitkilerin çeşitli fizyonomilerinin böylesine ilginç olma nedeni budur. Oysa bir hayvanı, onun İdeasına göre bilmek istersek, onun yapıp ettiklerini izlemek gerekir. İnsanı bilmek için onu kapsamlı olarak araştırıp sınamak gerekir, çünkü, usu onun epeyce iki yüzlü olmasına olanak verir. Nasıl hayvan istemesini insana göre daha az gizlerse, aynı ayrım yüzünden, bitki de hayvandan daha hilesizdir. Biz yaşama isteğini hayvanda insandakinden daha çıplak görürüz. Yaşama isteği insanda çok bilgi giymiştir, iki yüzlülük becerisiyle örtülmüştür.
Tarihin babasının [Herodot] şu sözü de o zamandan beri çürütülmemiştir: Bir sonraki günü yaşamak zorunda kalmamayı en az bir kez dilemeyen biri yaşamadı şimdiye kadar. Bu yüzden bunca sık üzüldüğümüz yaşamın kısa oluşu, belki de onun en iyi özelliğidir.
Reklam
"Beni çileden çıkarma!" yakarısı "Kim olduğumu bana gösterme!" demektir.
Çünkü karşıtlar her zaman birbirini aydınlatır, Spinoza'nın çok güzel belirttiği gibi, gündüz eş zamanlı olarak hem geceyi hem de kendini açığa vurur.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.