“İnsanlar Tanrısal birliği tamamlasalar ve evrenin gelişigüzel ilerleyen bir olgu değil,ayrıntılarıyla belirlenmiş bir tasarım olduğunu bilseler, hiç korkmazlar. İnsanın inancı ya vardır ya yoktur;ikisi birden olmaz.”
Sayfa 205Kitabı okudu
Çoğul İspanya'da Zahmetle Kurulan Birlik
"Tek İspanya" böylece ilkin Kastilya'nın zihninde doğdu: Bir gerçeğin sezisi olarak değil -çünkü, gerçekte İspanya tek değildi-, gerçekleşebilecek bir şeyin ideal şeması, iradeleri harekete geçirebilecek bir tasarım olarak, hedefin oku kendine çektiği, yayı gerdirdiği gibi, bugüne bir çekidüzen verebilecek, yöneltebilecek düşsel bir yarın olarak.
Sayfa 87 - Metis Yayınları
Reklam
Kültür ve medeniyet doğada kendiliğinden yoktur, insan ürünüdür. İnsan bu ürünleri bir imkânlar alanı içinde kendi tercihleriyle oluşturur. Kültür insan zihninin görüş, bakış, tasarım, tahayyül, duygulanma, anlayış ve değerlendirme tarzıyla ilgilidir. Her toplumun kültürü vardır. Ama medeniyete vücut veren şey insanın kendi zihninin başlı başına bir imkân kaynağı olduğunu fark etme yeteneğidir.' Ben bu yeteneğe Değerlendirme Sistemi'nin AŞKINLIK boyutu diyorum. Aşkınlık sayesinde gözlemleyen bir bilinç kazanan insan kendi zihninin dışına çıkar, kendi zihnini ve varlığını rasyonel bir bakış açısıyla gözlemleyebilir ve tasarımlayabilir. Böylece kendi varlığına ve hayatına anlam kazandıran insan, yani bizim şahsiyet olmayı başarmış' dediğimiz kişi, o anlama uygun bireysel hayatlar ve o tür bireysel hayatların yaşanabileceği topluluklar oluşturur. İşte uygarlık böyle ortaya çıkar. Bu oluşumda hem 'rasyonel düzey', yani Tanımlama Sistemi hem duygusal düzey, yani Değerlendirme Sistemi de sürekli işin içindedir."
Sayfa 231Kitabı okudu
... evrenin de tek bir geçmişi olmadığını, her biri kendi olabilirliğini taşıyan her olası geçmişe sahip olduğunu ve tıpkı çift yarık deneyindeki gözlemlerin parçacığın geçmişini etkilemesi gibi, evrenin şimdiki durumuyla ilgili gözlemlerimizin onun geçmişini değiştirdiğini ve farklı geçmişler belirlediğini göreceğiz.
Kozmos
"Uzayın derinliklerine bakıp da içinde yaşayan milyarlarca yıldızı gördüğümde, insanlığın varlığına dair umut dolu düşüncelerle dolup taşarım." Carl Sagan, Kozmos
İnsanı 'doğa' dan ayıran, onun maddi ve manevi etkinlikleri ile gerçekleştirdiği 'kültür'ünü temellendiren, ne tek başına 'dil', ne 'alet' (alet kullanma, alet üretme, alet üretmek için alet kullanma) ne 'toplum', ne 'tasarım' (zihinsel plan) ne de 'mitoloji'. Hiçbiri tek başına 'doğa-kültür' sınırını çizmede yeterli olamıyor... Söylenebilecek olan, bütün bunların bir arada ve eş zamanlı olarak, insanı 'doğa'dan ayırdığı, 'doğa'nın insansallaşmasını sağladığıdır.
Sayfa 21 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.