Mekke'nin Fethi kutlamalarını belli bir yere kadar kabul edebiliriz fakat asıl tehlike bugün karşımızda Kutlu Doğum Haftası olarak görünmekte. "Allah Rasûlü'nün doğumunu kutluyor olmanın neresi sakıncalı?" denebilir. Soru tam da cevabın içinde Mevlid Kandili diye bir şey varken Kutlu Doğum denilen gösterilerin gereği ne ve hangi ihtiyacı
Sayfa 77 - Profil Kitap
Tasavvuf, sanılanın aksine sadece dinin takvasını yaşayan insanlardan müteşekkil bir dünya görüşü sunmaz. Kendisiyle birlikte makro boyutta bir yaşam biçimi sunar. Edebiyatı, musikisi, giyim kuşamı, gündelik hayattaki etkileşim biçimlerini, kültürel ve sosyal pratikleri, ticaret ahlak uygulamaları ile çok geniş bir alana nüfuz eder.
Reklam
Sema ticareti, ucuz tasavvuf anticiliği.
Edebiyatı, güzel sanatları, musikisi ile kültür tarihimize sayısız isim ve eser armağan eden yüzyılların birikimi Mevlevîlik, çoğunlukla ehil olmayan kişilerin usulüne uymadan "para" karşılığı yaptıkları semâ'a hapsedilmiş durumda. Mevlana'nın eserlerindeki evrensel fikirler, yanlışlarla dolu Mevlana romanlarına teslim olmuş durumda. Münevver ve uzmanlar tarafından işlenerek sunulan Mevlana fikirleri kes-yapıştır usulüyle hazırlanmış kitaplar ve sosyal paylaşım ağları aracılığıyla popülist anlayışa teslim edilmiş halde. Evet, şimdi de Mevlevîlik zor günler geçiriyor, yani 'çile' devam ediyor. Umarız çileden çıkacağımız günler de gelir...
Sayfa 145
"Halkın "Sultan Hamîd" dediği Abdülhamid , şehzadeliğinde şu zatlardan ders gördü: Mirliva Guatelli Paşa, mirliva Dussep Paşa, miralay Lombardi Beyden Batı Musikisi ve piyano, Aleksan Efendiden piyano, Celaleddin Efendi ve 1850'den itibaren Kazasker Tosyalı Mustafa İzzet Efendiden hat, viyolonist Hidayet Beyden keman, Rumeli kazaskeri Acem Ali Mahvî ile sadrazam Safvet Paşadan Farsça, Kazasker Şerif Efendi, Ferid Efendi, Şirin Hafız Efendi, Ömer Hulusi Efendiden Arabça, Muşir Namık Paşa ve Mösyö Gardetden Fransızca, Gümüşhaneli Gerdankıran Ömer Hulusi Efendiden Türkçe, Osmanlı Edebiyatı ve ulum-i islamiyye ve bilhassa hadis (Buhari), maarif nazırı vezir Mehmed Tahir Münif Paşadan 1876da ekonomik politik, Vak'a-nüvis Kazasker Lutfi Efendiden Osmanlı Tarihi, lalaları Mehmed Sadık Ağa ve onun 1857de ölümünden sonra Mabeynci Osman Beyden spor, süvarilik, sadrazam İbrahim Edhem Paşadan Fransız edebiyatı, şeyhi Trablusgarplı Mehmed Zafir Efendiden Şazeli tarikatı adabı, bu zatın ölümünden sonraki şeyhi Abdullah Efendiden Kadiri tarikatı adabı, 1879dan itibaren şeyhi olan Rumeli kazaskeri Halebli (Han Seyhun) Sayyadzade Ebûl-Hüda Efendiden tasavvuf, hünkar yaveri çeşitli subaylardan askerlik. Bütün bu dersleri görmesine ve imtihan vermesine, vezir Ahmed Kemal Paşa 1808-1807 nezaret etti ki 6 defa Maârif ve 2 defa Evkaf nazırı olmuştur."
Sayfa 20 - ÖtükenKitabı okudu
7 Aralık 1905’te Üsküdar’da doğan Halil Can, tasavvuf ehli arasında gelenek olduğu üzere, 4 yaş, 4 ay ve 4 günlük iken aile büyüklerinden eğitim almaya başlamış, akabinde, Vakıf Rüstem Paşa Mektebine kaydolmuştu. Selim-i Sâlis Numune mektebi ve Üsküdar Sultanisinden sonra 1923’te Eczacılık Mektebine giren Can, Temmuz 1925’te okulunu iyi dereceyle
Dini sohbet memurunun birlik-beraberlik' çağrısından sonra dinî(!) musiki başlar. Musikinin neresi dinî, bilemiyorum; fakat, olsa olsa, iftardan sonra Müslüman'ı uyutmak için en yumuşak nağmelerin seçilmiş olmasıdır diyorum kendi kendime. Bazen bu musikiye "tasavvuf musikisi" de diyorlar. Tarikat faaliyetlerinin yasaklandığı Pakia'da papyon kravatlı sanatkârların bu seremonisi nasıl değerlendiriliyor, onu da bilmiyorum.
Reklam