Önce yoldaş hakikatini bir de Musa(as) penceresinden bakalım
KUR’ÂN-I HAKÎM’DE EN GENİŞ ŞEKİLDE zikredilen kıssa, Hz. Musa’nın kıssasıdır. Birçok sûreye yayılan bu kıssanın en mânidar kesitlerinden birini ise, Hz. Musa’nın ilk vahye ve ilk mucizeye mazhar olduğunda yaptığı dua teşkil eder. Rabbinin hitabına muhatap olup asâ ve yed-i beyzâ mucizelerine mazhar kılındığı anda, yani Hâlik-ı Zülcelâl tarafından
Madem yeri geldi, açıklayayım: Yılmaz'ın yeni kitabı çıkmış. Ailece görüşmeyiz.Çünkü benim bir ailem yok. Ama zorlarsanız, ailemiz halktır deriz ikimizde. Onun dayısı benim bir yerlerden öğretmenimdir, benim halam zaten onun aşk kirvesi. Dağlara baka baka, kıçını Akdeniz rüzgârına kaptırmış bir toprağın çocuklarıyız. Annelerimiz bir nasılsa;
Sayfa 44 - SelKitabı okudu
Reklam
Yanıltmayın beni Peder . Eğer sonunda cezalandıracaksa , Tanrı’nın beni hiç yaratmamış olması daha doğru olmaz mıydı ? Neden beni yarattı ? Sonunda böyle olacağını bilmesi gerekirdi . Eğer biliyorduysa demek ki cezalandırabilmek için yaratmıştır . O zaman elden ne gelir ? Bunu kim değiştirebilir ? Madem Tanrı öyle uygun bulmuş , bu cezanın önüne hiçbir şey geçemez. Eğer böyle bir niyeti taşıyorsa , daha baştan taşımıştır , kimsenin bunu önlemeye gücü yetmez . Acaba din adamları , fikrini değiştirmesi için Tanrı ‘yı ilan edebilirler mi ? Ya da niyetlerinden vazgeçilebilirler mi onu ? Tanrı kararını baştan vermiş peder . Siz ise kalkmış Tanrıyı kararından caydırabileceğinizi düşünüyor, günah işliyorsunuz ..
Fakat ne çok şehit var bu memlekette yahu! Demokrasi şehidi, basın şehidi, trafik şehidi! Anasını satayım her ölen şehit oluyor. Belediyenin açık unuttuğu çukura düşüp ölene de yakında şehit derlerse şaşmayın kanalizasyon şehidi! Hah ha! Örneğin, dinle imanla hiç ilgisi olmayan bir polis ya da asker çatışmada ölüyor; o da şehit. Ben anlamadım ki
Sayfa 302 - İz YayınlarıKitabı okudu
Bana, saygı sözcüğünü kullanmakla, aklın bir kavramıyla soruya açıklık getirecek yerde, karanlık bir duygu arkasına sığındığım söylenerek, karşı çıkılabilir. Ne var ki, saygı bir duygu olsa bile, etkilenmekle [edilgin olarak] duyulan bir duygu değil, aklın bir kavramı aracılığıyla kendi kendine yaşanan, bundan dolayı da eğilimin ya da korkunun yarattığı ilk türden bütün duygulardan türce ayrılan bir duygudur. Kendim için bir yasa olarak tanıdığımı, saygıyla tanıyorum. Bu da, duyularıma başka herhangi bir etkileme aracılığı olmadan, istememin bir yasa altında bulunduğu bilincinden başka birşey demek değildir. İstemenin yasa tarafından belirlenmesinin ve bunun bilincinin adı saygıdır; öyle ki bu saygı, yasanın özneye etkisi olarak görülür, nedeni olarak değil. Aslında saygı, ben sevgimi yıkan bir değerin tasarımıdır; dolayısıyla ne eğilim ne de korku nesnesi sayılabilecek bir şeydir, hernekadar bunların her ikisine de denk düşen bir şey taşıyorsa da. Saygının nesnesi yalnız ve yalnız yasadır, hem de kendi kendimize, üstelik kendi başına zorunlu imişçesine kabul ettirdiğimiz yasa. Yasa olarak ona biz, ben sevgimize danışmadan boyun eğeriz; ama kendimize kendimiz tarafından kabul ettirilmiş bir yasa olarak o, yine de istememizin sonucudur; ilk bakımdan korkuya, ikinci bakımdan ise eğilime denk düşer.
Sayfa 16 - Türkiye Felsefe KurumuKitabı okudu
30 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.