TEKFİRİ GEREKTİREN HUSUSLAR VE MUTLAK ZINDIKLIK
Hangi şey tekfiri gerektirir; hangi şey tekfiri gerektirmez? Bu meselenin izah edilmesi bütün mezheplerin ve görüşlerinin anlatılmasını, her mezhebin itiraz ettiği hususun ve dayandığı delilin açıklanmasının, mezheplerin zâhirî mânâdan uzak kalma sebeplerinin ve te'vîlde tuttukları yolların beyan edilmesini gerektirecek kadar uzun açıklamalara ihtiyaç gösterir. Bu ise bir çok ciltlere sığmaz. Ayrıca izahına vaktim de kâfi gelmez. Şu halde bir tavsiyede bulunmak bir de kanun/ilke koymakla iktifa etmek gerekmektedir. TAVSİYE: "La ilâhe illâllah Muhammedü'n Resûllüllah" dedikleri ve bununla tenakuz teşkil eden bir vaziyette bulunmadıkları müddetçe ehl-i kıbleye dil uzatmaktan, imkân nisbetinde sakınmak lâzımdır. Çünkü tekfirde tehlike vardır, sükûtta yoktur. Burada tenakuz (çelişme) dan maksat ister mazeret ve sebep göstererek, ister göstermeyerek olsun Hz. Peygamber'in yalan söylemesini câiz görmektir.
Aşağıda çocuğunuzun duygularını nasıl kabul edeceğiniz ve anlayacağınız ile ilgili bazı öneriler okuyacaksınız. Bunu biraz daha aydınlatmak için, çocuğunuzun duygularını akan bir su gibi düşünelim. • Akan bir suyun önüne bir bariyer koyarsanız, su bir yerlere gitmek zorunda kalacaktır. Ya bariyerin etrafından ya da üzerinden akmaya çalışacaktır
Reklam
( Marques de Sade > Max Stirner > Nietzsche )
_Ben düşüncesizim. _Hiçbir şey benden üstün değildir! Hiçbir şey beni aşacak yücelikte değildir. _Benim eylemlerimi komuta etmek, nasıl davranmam gerektiğini söylemek hiç kimsenin üstüne vazife değildir. _Ben tamamlanmamış bir tinim ve mükemmel tin için çaba göstermeliyim.
İyi de, hepsini toplasan beş para etmez filozoflar, uygu­ larunasını efendilerinize bile tavsiye edemediğiniz böyle bir ahlak yumurtlamak için beyninizi çatlatmanın ne manası var? O kadar gurur duyduğunuz çalışma dogmanızın nasıl makaraya alındığını, nasıl yüzüne bile bakılmadığını gör­ mek ister misiniz?
Nâbi merhum şöyle diyor: Çiy damlasına bak, yüzünü yere sürdü de güneş onu aldı, buğu hâline getirerek yükseltti, göklere çıkardı. İbret al; yüzünü yere sürmeden yükselemezsin. Bize tevazu sahibi olmamız, toprakla irtibatımızı kesmememiz, alnımızı yere sürmemiz ve bunu her gün tekrar etmek suretiyle yoldan çıkmamamız tavsiye edilir.
Hâlid b. el-Velîd Radıyallahu anh
Lakabı “Seyfullah (Allah’ın kılıcı)” idi. Künyesi: Ebu Süleyman’dır. Tirmizi, Ebu Hureyre radıyallahu anh’den rivayet ediyor: “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber bir yerde konaklamıştık insanlar yanımızdan geçmeye başladılar. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bu kim?” diye soruyor ve ben de “falan” diyordum. Sonunda,
Reklam
1.000 öğeden 301 ile 310 arasındakiler gösteriliyor.