Üniversite yıllarından itibaren tasavvuf okumaları yaparım. Bu hafta yine tasavvuf ile ilgili okuma arzusu belirdi içimde. Yine aldım birkaç kitap ve okudum. Bildiğimi sandığım şeylerin üzerinden geçerken şunu fark ettim: On beş sene önce okuduğum şeyleri bugün tekraren okurken yeni şeyler öğrendim. Bugün daha anlamlı okudum. Ve karar verdim: Bu kitabı alıp kütüphaneme koyacağım on sene sonra tekrar okumak için.
Metinler sabit ama bende değişen çok şey var. Özellikle son yedi yılın yaşanmışlıkları kavramları daha iyi anlama fırsatı verdi bana. Tasavvufun psikoloji ile olan bağlantısını daha iyi kavradım mesela. Yine tasavvufun bir tecrübe olduğunu, anlatı ve hikayelerden üstün olduğunu anladım.
Son birkaç aydır bir ikilem yaşıyordum. Tasavvufu sorgular hale gelmiştim. Çoğu insan tasavvufu bir edebiyat, parlak cümleler kurma, kelime oyunu olarak anlıyordu. Bir ara ben de kendimi kaptırdığımı hissettim. Yolun sonuna değil yolun kendisine kaptırmışım kendimi.
Kelimesiz olmuyor ama çoğu zaman da kaydırabiliyor kelimeler insanın ayağını. Sadece telaffuz edilen kelimelerden bahsetmiyorum görsel, işitsel ve burna dokunan kelimeler de dahil...
On sene sonra tekrar okumak üzere inşallah, kitabın kapağını kapatıyorum.