Akıl bir kere uygun bir şekilde kullanılmaya başladı mı yeni anlayış derecelerine ulaşır ve akıl yürütme, tefekkür ve dua arasındaki kategorik ayrımlar ortadan kalkar. Bu, önümüzde duran şeyin hakikati hakkında hiçbir şüphe bırakmayan kesinliğin (yakin) elde edilmeye başlandığı andır. En derin mânâsıyla te- fekkür etmek, bizi şükre ve duaya götürür. Zira varlığın bir mucize olduğunu gören bir aklın buna hayranlık duymaması ve şükretmemesi mümkün değildir. "Hayret" makamına ulaşan akıl, varlıkları farklı bir şekilde idrak etmeye başlar. "Neden hiçlik yok da varlık var?" sorusu, bütün anlamların anlamı üzerinde düşünmek eylemine dönüşür. İnsanın aklını, kalbini ve ruhunu zenginleştiren bu fikir ameliyesi, bizi kendi hakikatimizi keşfetmeye yöneltir. Hayret makamında düşünen akıl, şükretmesini de bilir. Şükür, tefekkürün bir cüzü hâline gelir.
Tefekkür etmek, bizi şükre ve duaya götürür. Zira varlığın bir mucize olduğunu gören bir aklın buna hayranlık duymaması ve şükretmemesi mümkün değildir. Hayret makamında düşünen akıl, şükretmesini de bilir. Şükür, tefekkürün bir cüzü haline gelir
Reklam
Hatime
"İslam bizi geri bıraktı, Batı karşısında yenilgilerimizin sebebi İslam'dır!" hükmü, giderek bir inanç, bir yaşama biçimi halini aldı. Bunu da modernlik kisvesi altında hınç ve taassupla dolu telkinler halinde yaydılar; bu tür ideolojilere ve akımlara neredeyse meşruiyet kazandırıldı.. Bu yanılgıların ortasında doğdum ve yetiştim. Gerçeğin ise tam tersi olduğunu pek çok bedel ödeyerek idrak ettim. Hayatımın ilk yarısı bir korku filmi gibi geçti... Varoluşuna sahih bir neden bulamayan insan; bilsin yahut bilmesin korku, endişe ve vehim içindedir. Ben bu marazi hali, bir imtihandan geçiyor gibi ve en ağır derecelerde yaşadım.. Allah hepimizi ve özellikle yeni nesilleri böylesi azaplardan esirgesin.. Şimdi şu eski koltuklarda oturuyorum ve gücümün yettiğince tefekkür ediyorum... Herkes geleceğe doğru hayal kurar; bense geçmişe doğr.. Bir bahçeye yolculuk yapryorum.. Manolyalar, frenk üzümleri, yıldız çiçekleri, çimenler; tam bir cennet bahçesi... Bir zamanlar, yani çocukluğumda öyle bir bahçenin ortasındaydım; ama o nimetin o günlerde şüikrünü eda edebilme hassasiyetine sahip değildim. Şimdiki halimle; aklım ve gönlümle o güzel bahçeye dönüyorum... Çimenlerin üzerine seccademni serip şükür namazı kılıyorum. Bu benim geçmişe doğru yolculuğum, geçmişe dönük hayalim. 𝘚𝘖𝘕
Hitler’in emir subayı hava albayı Von Below, sığınağı 30 Nisan gününün ilk çeyrek saatinde terketti. Von Below sekiz yıldan beri Hitler’in yakınında bulunuyordu. Bu sebepledir ki, Hitler’le Eva Braun’un evlenmelerinden sonra düzenlenen merasime davet edilmiş ve Hitler’in özel vasiyetnamesini de şahit sıfatıyla imzalamıştı. Hitler’den şahsî
13 Ekim 1975 Muhterem Adile Ayda Hanım, Güzel süslemeli Bayram tebrikinizi bugün aldım. Teşekkür eder, ben de sizin bayramınızı, geç olmakla be­raber, tebrik eder ve sağlıklar dilerim. Bermutat bu bayram da bana külfetten başka bir şey getirmedi. Ötüken'i yöneten iki genç de, çok meş­gul oldukları için, henüz Eylül sayımız bile çıkmadı. Seçim maskaralığı da, çok şükür, bitti. 24 veya 27 Senatör çıkaracağını iddia eden Yobazlar Partisi bir ve­ya iki Senatör çıkarabildi. CHP çoğunluk sağlayamadı. AP öteki Partileri tamamen yutamadı. MHP üç senatörlük ve bir mebusluk ile hava alabildi. Şimdi yine hepsi, kazandıkları zaferden bahsedecekler. Bereket versin, Bayramın son günü, 5 yaşındaki torunum geldi de biraz neşelendim. Radyoda işittiği bir şarkıyı söylüyordu. İçinde aşk kelimesi geçti. "Aşk ne­dir?'' diye sordum. Hiç düşünmeden "çiçek" diye cevap verdi. Kumbarasında biriken paralarla yarış arabası alacakmış. "Onunla uçaktan hızlı gidebilir miyim?" diye sordu. "Hayır" dedim. "Uçağı kim geçer?" dedi. "Füze" dedim. Bir müddet düşündükten sonra: "Füze Allah'ı da geçer mi?" diye sormaz mı? Eskiden hep "Tanrı" diyordu. Galiba MSP'ye intisap etti: İsm-i azam-ı telaf­fuz ediyor. Bir de, çok konuştuğu için, "Anadolucu" olacağından endişe ediyorum. Bilmem, hiç dikkat etmiş miydiniz ? Anadolucular çok konuşkan oluyor. Bayram sırasında ben de fazla gevezelik ederek, Anadolu'culara benzemeyeyim. Derin saygılarımı sunarım. Tanrı Türkü korusun!
Göğse giren hava, yaşamı uzatır, çıkan hava, bedene rahatlık verir. Şu halde, bir solukta iki nimet vardır ve her nimete bir şükür gereklidir.
Reklam
803 öğeden 161 ile 170 arasındakiler gösteriliyor.