McCullin'in en tipik fotoğrafları ani ıstırap anlarını —bir dehşeti, yaralanmayı, ölümü ya da acıyla haykırışı— kaydeder. Aslında bu anlar normal zamanla tam bir süreksizlik içindedirler. Cephede geçen "zaman"ı diğer bütün zaman deneyimlerinden farklı kılan, bu tür anların muhtemel olduğunun bilinmesi ve bunların beklenmesidir. Fotoğraf makinesinin bir ıstırap ânını yalıtışı, bu ânın deneyiminin kendi kendisini yalıtışından daha şiddetli değildir. Hem silah hem fotoğraf makinesi için kullanılan tetik* sözcüğü, salt mekanik olanla sınırlı kalmayan bir ilişkiyi yansıtır. Fotoğraf makinesi tarafından yakalanan imge çifte şiddet taşır ve her iki şiddet de aynı kontrastı güçlendirir: fotoğrafı çekilen an ile bütün diğer anlar arasındaki kontrast.
Fotoğraflanan andan çıkıp tekrar kendi hayatlarımıza döndüğümüzde kontrastın farkına varmayız; süreksizliğin kendi sorumluluğumuz olduğunu varsayarız. Gerçek şudur ki fotoğraflanan âna gösterilecek herhangi bir tepki ister istemez yetersizlik duygusu içerecektir. Orada, fotoğraflanan durumun içinde bulunanlar, ölenin elini tutanlar ya da bir yaralıya yardım edenler, söz konusu ânı bizim gördüğümüz gibi görmezler ve tepkileri de her şeyiyle farklı bir türdedir. Böyle bir ânı düşüncelere dalarak seyreden kimsenin, bundan güçlenerek çıkması mümkün değildir. "Tefekkürü" hem tehlikeli hem etkin olan McCullin bir fotoğrafın altına şu buruk cümleyi yazıyor: "Makineyi yalnızca diş fırçası kullanır gibi kullanıyorum. O, işini yapıyor."
* Türkçede "deklanşör" kullanıyoruz. İngilizcedeyse hem fotoğraf makinesinde hem silahta tetik anlamına gelen trigger kullanılıyor. ç.n