Allah'ın izni olmadan hiç kimsenin başına herhangi bir şey gelmez. Kim Allah'a inanırsa, kalbini doğruya yöneltmiş olur. Allah her şeyi bilir.
Teğâbün Suresi, 11. Ayet
11. Allah'ın izni olmadan başa gelen bir musibet yoktur. Kim Allah'a iman ederse Allah onun gönlünü doğruya yöneltir. Allah her şeyi bilmektedir.
[Başa gelen her musibetin Allah'ın izniyle olması ifadesini Kur'an ve Sünnet'teki ilke ve bilgilere göre şöyle açıklamak uygun olur: Cenâb-ı Hak kullarına zulmetmez; dolayısıyla "kulların kendi fiilleri sebebiyle hak ettikleri bir karşılık" anlamındaki musibetin bu açıdan izahında zorluk bulunmamaktadır. Kusuru ve günahı olmadığı halde bazı kullara verilen sıkıntı ve felâketler ise kişinin ebedi mutluluğuna zarar veren yani gerçek mânada kötü ve insanın kendi fiili yüzünden başına gelen musibet olarak değerlendirilmez (ayrıca bk. Şûrâ 42/30).]
“Allah'ın izni olmayınca hiç bir musibet isabet etmez. Kim Allah'a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya götürür. Allah her şeyi bilendir.”
(Teğâbun Suresi 11. Ayet)
Mâ esâbe min musîbetin illâ bi-iżni(A)llâh(i)(k) vemen yu/min bi(A)llâhi yehdi kalbeh(u)(c) va(A)llâhu bikulli şey-in ‘alîm(un)
Başa gelen her musîbet, ancak Allah’ın izin vermesiyledir. Kim içten ve şuurlu olarak Allah’a iman ederse, Allah onun kalbini doğruya ve gerçeği idrake açar. Allah her şeyi hakkiyle bilir.
11. Allah'ın izni olmadan başa gelen bir musibet yoktur. Kim Allah'a iman ederse Allah onun gönlünü doğruya yöneltir. Allah her şeyi bilmektedir.
[Başa gelen her musibetin Allah'ın izniyle olması ifadesini Kur'an ve Sünnet'teki ilke ve bilgilere göre şöyle açıklamak uygun olur: Cenâb-ı Hak kullarına zulmetmez; dolayısıyla "kulların kendi fiilleri sebebiyle hak ettikleri bir karşılık anlamındaki musibetin bu açıdan izahında zorluk bulunmamaktadır. Kusuru ve günahı olmadığı halde bazı kullara verilen sıkıntı ve felâketler ise kişinin ebedi mutluluğuna zarar veren yani gerçek mânada kötü ve insanın kendi fili yüzünden başına gelen musibet olarak değerlendirilmez (ayrıca bk. Şürȧ 42/30).]