Sessizlik, çekingenliğin bir başka göstergesidir. Kagan'ın ekibi çekingen ve atılgan çocukları, tanımadıkları çocuklarla birlikteyken ya da bir görüşmeciyle konuşurken olduğu gibi, doğal bir ortamda gözlemlediğinde, her zaman çekingen çocuklar daha az konuşuyordu. Çekingen bir anaokul çocuğu, diğer çocuklar kendisine hitap ettiğinde hiçbir şey söylemiyor ve gününün büyük bir bölümünü sadece diğerlerini oynarken seyrederek geçiriyordu. Kagan'ın tahminine göre, yeni bir durum ya da algılanan bir tehlike karşısında sergilenen çekingen sessizlik, ön beyin, amigdala ve yakınlarındaki sesle ifade yeteneğini kontrol eden limbik yapılar arasında çalışan bir devrenin etkin olduğunun işaretidir. (Aynı devreler, stres altında "tıkanarak" konuşamaz hale gelmemizi sağlar.)