Hiçlikten Gelen Kız, yazarın usta hikaye anlatıcılığı ile karakterlerin içsel dünyasını ve geçmişini çarpıcı bir netlikte yansıtması, merak ve gerilim unsurları ile temposu hiç düşmeyen konusu, film izliyormuş hissi uyandıran kurgusu ile su gibi akan etkileyici bir kitaptı. Üç kitaptan oluşan serinin ilk kitabı olan Hiçlikten Gelen Kız'ın;
Halk, çabuk telkin altında kaldığından dolayı korkunç, tehlikeli. Bir kaç saniyede şimşek gibi dönüşler yapıyor. Dostluğuyla düşmanlığı arasında ancak sigara kağıdı gibi ince bir duvar var.
Harry, karanlık, tehlikeli ve imkansız gibi görünen bir görev üstlendi: Voldemort'un geriye kalan Hortkuluklarını bulmak ve onları yok etmek. Harry hiç bu kadar yalnız hissetmemiş ya da gölgelerle dolu bir gelecekle yüzleşmemişti. Ama Harry görevini tamamlamak için bir şekilde içindeki gücü bulmak zorunda. Kovuk'un sıcaklığını, güvenini ve arkadaşlığını geride bırakıp, korkmadan ya da tereddüt etmeden kendisi için planlanmış olan yolu izlemeli.
Harry Potter serisinin yedinci ve son bölümünde, J.K. Rowling, sabırsızlıkla beklenen pek çok soruyu cevaplamak için muhteşem sır perdesini kaldırıyor. Büyüleyici, zengin olay örgüsü, nefes kesici kıvrım ve dönüşler, kitapları tekrar, tekrar ve tekrar okunacak olan yazarın hikaye anlatıcığında bir kraliçe olduğunu doğruluyor.
İnsanlar bir sultana tavsiyede bulunmaktan korkar, ona sadece duymak istediklerini söyler. Gerçeği söylemek tehlikeli olabilir. Güç yozlaştırır; mutlak güç, mutlak anlamda yozlaştırır. Lider durmadan kendi dünya görüşünü olumlayan geri dönüşler almaya başlar. Kendi görüşünüze inancınız artar.
Her şey araya giriyor, aradan çıkıyor
Arada çocuklar doğuyor, büyüyor, yürüyor
Arada evler, evlenmeler, ölümler duruyor
Arada yaz kış bahar, dünya dönüyor.
Her şey arada oluyor arada bir, bir arada
Aralarda akla kara, bulmak arayı arayı
Bir eldir aralar, açar bir kapıyı usulca
Açıksa aralar, kapanır ne iyi!
Kara toprak ayaklarımızın
“Tam da özgürlüğün kutsal bir zenginlik değil de kanıksanmış bir şey olarak algılanmaya başladığı anda, güdüler dünyasının karanlıklarından onu zorla elimizden almak üzere gizemli bir irade yükselir; insanlık ne zaman uzun süreli barışın kaygısızca tadına varacak olsa, daima, tehlikeli bir iktidar sarhoşluğu merakına, savaş uğruna kanlı heveslere kapılır. Zira tarih, anlaşılmaz maksadına doğru ilerlerken, zaman zaman ileriye doğru bir hamle yapmak üzere akıl almaz geri dönüşler yapar ve kasırga sellerinin en dayanıklı setleri ve bentleri yıkması gibi, hukukun kuşaktan kuşağa aktarılan duvarlarını yıkar; böyle ürkünç anlarda insanlık, güruhların kanlı hiddetine, sürülerin köle uysallıpına geri dönmek istermiş gibi olur. Lakin her selden sonra olduğu gibi, sular geri çekilmek durumundadır; bütün despotluklar kısa sürede eskir ya da soğur, bütün ideolojiler ve onların geçici zaferleri kendi zamanları içinde sona erer. Bu nedenle yalnızca düşünce özgürlüğü fikri, fikirlerin fikri, hiçbir zaman yenilmez her zaman geri döner çünkü ruh ebedidir. Dışsal olarak, geçici biçimde susturulacak olduğundan gerilere, vicdanın en derin bölgesine, hiçbir tehlikenin erilmeyeceği bir yere sığınır. Bu yüzden muktedirlerin ağzını kapatarak özgür ruhu mağlup ettiklerini sanmaları boşunadır.”