Apollon kahini "dünyanın en bilge kişisi kimdir?" biçimindeki bir soruya "Sokrates" yanıtını vermiş sözde. Gelip bunu Sokrates'e bildirmişler. Sokrates, "nasıl olur" demiş, " Nasıl olur, bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir. Apollon kahini yanılmış olmalı. Benden bilgelerin bulunduğunu göstererek bunu kanıtlayacağım." Bunun üzerine başlamış kendisinden bilgesini aramaya. Bu amaçla Atina sokaklarında sofist, doğramacı, politikacı, satıcı, varsıl, yoksul kiminle karşılaşmışsa konuşmuş. "Bildiğini söylediği şeyi gerçekten biliyor mu?" diye. O zaman görmüş ki bu kimseler bildiklerini sandıklarını şeyi bile bilmemektedirler. İşin kötüsü kendilerinin bilgisiz olduklarının da bilincinde değildirler. Bunun üzerine Apollon kahininin yanılmadığını anlamış.
Kendisi hiçbir şey bilmemekle birlikte, hiç değilse bir şey bilmediğini bilmektedir.
Serinin üçüncü kitabıyla beraber yepyeni bir ortama girmiş gibi hissediyorum. Geri dönenler, yeni dahil olanlar, rolü giderek azalanlar, karakter bölünmesi yaşayanlar, hayatı değişenler vb. şeklinde özetleyebilirim aslında bu cildi ama biraz detaya girmeden de olmaz.
Bu sefer önce Shallan'dan başlamak istiyorum. Kendisi çok önemli bir
“Hatırlıyorum, bir iki yazarın gülle gibi cümlelerini, filozofların kestikleri raconu: “Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir.” Yanılıyor hepsi de. İnsan, hiçbir şeyi değil, her şeyi bildiği için mutsuz. Ben her şeyi biliyorum. Ve bunlar, yürürken dengemi bozacak kadar ağır geliyor. Tek isteğim kurtulmak hepsinden, bütün bilgilerden, bütün düşüncelerden. Geri dönmek hiç doğmamış Kayra’ya. Ve en kötüsü, biliyorum ki, dünyaya, hepsinde ayrı coğrafyalarda, ayrı zamanlarda yüz defa bin defa daha gelsem, yine öldürmeye karar veririm zihnimi. Hazmetmekten bıktım. Şimdi kusup sızma zamanı..."
İmkansızlıklar dünyasındayiz ve bize ait olabilecek olanlarin imkaninin düşüne daliyoruz çok acinasi bir durum değil mi? Oysa şuanki imkanlarimizla yaşasak ,bize ait olanlarla , o acinasi durumdan çıksak huzur dediğimiz şeyin bu olduğunu farkedermiyiz acaba? Ama bunu da biliyoruz; huzuru hiç yasamadik belki, ne olduğunu ve nasıl bir tat barındırdığını nereden bileceğiz ki. Ve her zaman olduğu gibi yine yolumuz sokrates'e çıkıyor:Bildiğim tek şey:hiç birşey bilmediğimdir.
* Hayatta en önemli şey nedir? Açlık çekilen bir ülkede birine bu soruyu sorarsak cevap "yemek" olacak; donmakta olan birine aynı soruyu sorarsak cevap "sıcak" olacaktır. Kendini yalnız ve çaresiz hisseden birine soracak olursak cevap mutlaka "diğer insanlarla beraber olmak" olacaktır.
Ama bütün bu ihtiyaçlar
Tabii ki bilincimiz, sadece bir tek zaman algılıyor.
Farklı bir şey tanımıyoruz. Bu şaşılacak bir şey değil, sonuçta duyularımız çok sınırlı. Bütün ışık yelpazesinin sadece %8'ini algılayabiliyoruz. Geri kalan %92'lik gerçeği, aynı şekilde bizi çevrelemesine rağmen algılayamıyoruz. Aslında var olduğu halde tamamen yok sayıyoruz. Kendi ölçü aletimiz, biz olduğumuz için ve bu aletin kapasitesi çok sınırlı olduğu için bunu anlayamıyor ve reddediyoruz.
Ama yine de etrafımız hiç tanımadığımız diğer enerji, titreşim, dalga ve bilgilerle çevrili.
Bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir.
SOKRATES
83
hatırlıyorum, bir iki yazarın gülle gibi cümlelerini, filozofların kestikleri raconu: "bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir." yanılıyorlar hepsi de. insan, hiçbir şeyi değil, her şeyi bildiği için mutsuz. ben her şeyi biliyorum. ve bunlar, yürürken dengemi bozacak kadar ağır geliyor. tek isteğim kurtulmak hepsinden, bütün bilgilerden, bütün düşüncelerden. geri dönmek hiç doğmamış kayra'ya. ve en kötüsü, biliyorum ki, dünyaya, hepsinde ayrı coğrafyalarda, ayrı zamanlarda yüz defa bin defa daha gelsem yine öldürmeye karar verirdim zihnimi. hazmetmekten bıktım. şimdi kusup sızma zamanı...
_Spinoza: Anlamak, sevmenin başlangıcıdır.
_Leonardo da Vinci: Anlamadığın bir şeyi, ne sever ne de nefret edersin.
_Marki de Sade: İnsanın anlamadığı ve bilmediği bir şeyden hoşlanmaması kadar doğal bir şey olamaz.
_Gazali: Bir şeyi sevecek ya da düşman olacaksan, onu bilmen gerekir.
_Freud: Sevmek için anlamaya gerek yok çünkü insan duygusal