Mardin’de doğan ama İstanbul’da yaşayan gazeteci bir genç, çocukluk arkadaşı Hüseyin’in öldüğünü öğrenmesi üzerine tekrardan Mardin’e gider. Bu ölümün arkasındaki sır perdesini çözmek ister. Bu sır perdesinin arkasında hurafelere, zalimliğe, zulme ve birçok huzursuzluğa sebep olacak hikâyeler çıkar karşısına bunların yanı sıra da yüzümüzü güldürecek, içimizi ısıtacak engellerle dolu bir aşk hikâyesi… Mardinli Hüseyin ve Yezidili Melek Naz`ın yaşadığı aşkın yanında çoğu bölümde insanlığımızı, vicdanımızı sorgulayacağız.
Kitabı okurken bir süre gözlerimi kapatıp Mardin sokaklarında gezdim. O ihtişamlı ve birçok hikâyeyi barından şehir zaman zaman beni büyülerken gözyaşlarıma engel olamadım. Tek bir cümleyi defalarca okuyup yaşanılan zulmü ilmek ilmek kalbimde hissettim. Bu yaşanılanların gerçek olması ise beni daha çok etkiledi. Aylarca etkisini üzerimde hissettiğim tek kelime ile muhteşem bir kitaptı. Livaneli her ayrıntısıyla bütün duyguları tek bir kitapta toplamış adeta.
Ölmeden önce okunacaklar listeniz varsa, listenin en başını “Huzursuzluk” almalı.