399 syf.
4/10 puan verdi
İkinci Dünya Savaşı'nın hemen ardından Japonya Amerikan işgali altındadır. Yoksulluk, çaresizlik ve utanç içindeki halk, sefil ve acınası bir ortam içinde ümitsizce yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadır. Kadınlar karınlarını doyurabilmek için vücutlarını satmakta, halkın çoğu bombalanmış evlerde yaşamakta ve karaborsadan alışveriş yapmaktadırlar.
Tokyo Sene Sıfır
Tokyo Sene SıfırDavid Peace · Sel Yayınları · 201116 okunma
Erdal .. Mamak Askeri Cezaevi'nde idam hükümlüsü bir gencin, Erdal Eren'in son fotoğraflarını çekmiştim yıllar önce. Yarım saat kadar yanında kalıp, koşullar elverdiğince konuşup, yaklaşık 2 'makara' fotoğraflayıp ayrılmıştım oradan. Deklanşöre son defa basıp, parmaklıklar arasından 'sessiz sitemsiz' bakışını dondurduğum o günün gece yarısında
Reklam
‘’ Bu kötü sonuçtan sorumlu olan Turancılıktan ödü patlayan korkaklara hitap ediyorum: Elbette Turancı olacaksın. Türk olduğun halde Turancı değilsen adam değilsin demektir. Türk'ün yanlız millet olduğunu bilmiyorsan, buna rağmen tutsak soydaşlarını kurtarmak ülküsü ardında değilsen hayvandan farkın yoktur. Çünkü insanı insan yapan, yani hayvandan ayıran ancak büyük düşüncelerdir. Kazanç ve refah, iktisadi kalkınma gaye değildir. Bunu gangsterler de ister. İktisadi kalkınma Türk ırkını büyük ve kutsal savaşa hazırlamak için nihayet bir vasıtadır. Anayurdun yakılıp yıkılacak, Türkler yok edilecek, sen burada "biz 32 milyonun refahı için çalışıyoruz" deyip tekerleme savuracaksın. Düşmanın yok mu? Ölmüşsün demektir. Büyük düşünceler için ölümü göze alamıyor musun? İnsanlıktan çıkmışsındır. Yanı başında veya içinde senin kuyunu kazmakta olanları göremiyorsan zekanı kaybetmişsindir.’’
220 syf.
·
Not rated
Kitap okurken biraz tekdüze okuduğumu fark ettim ve bunun için internette biraz araştırma yapıp bu kitabı aldım. Yazar kitapta edebiyat eleştirisi nasıl olabilir bunu irdeliyor. Bir yazıyı –roman, şiir ya da tekerleme- farklı yönlerden bakıp değerlendiriyor. Bir kitapta belki de, kitabın yazarının bile aklına gelmeyen çeşitli bağlantılar kuruyor. Farklı edebi metinler üzerinden örnek gösterip anlatıyor. Edebiyat tarihinde oluşmuş farklı düşünceleri ve akımları da inceliyor. Okuru sıkmayan esprili bir anlatımı da var. Kitap okumaya farklı açılardan bakmak isteyen varsa öneririm.
Edebiyat Nasıl Okunur
Edebiyat Nasıl OkunurTerry Eagleton · İletişim Yayınları · 2015272 okunma
299 syf.
·
Not rated
·
Read in 36 days
Akmar Pasajı'nın unutulmuş rafları arasında ilgimi çeken bir garip kitap. Beş kitaplık bir seri olan Beş Yapraklı Yonca'nın ikinci kitabı Ayna'yı da aldım ama okur muyum bilemiyorum. Dünya'nın en güzel masalını arayan bir grup insanın hikayesi bu kitap. Biraz masal ve biraz da karakterlerin ilişkileri ve düşünceleri ile iki farklı koldan ilerliyor. Karakterler derin değil, akılda kalıcı değil. Kitap koca bir tekerleme gibi, okuması yorucu, kelime oyunları yetmiyormuş gibi kelimeler ortasından kesiliyor ve farklı kelimeler yaratılıyor. Bu durum kitaba odaklanılmasını daha da zorlaştırıyor. Kendisi de bu yaptığının alışılması, uyum sağlaması zor olduğunu biliyor ve muziplik, okuru kıvrandırmayı seviyor. Yazarın farklı bir tarz denediği aşikar ama geliştirilmesi -güzelleştirilmesi- gereken bir yol bu. Enfes satırlar var kitapta ama kitabı güzelleştirmeye yetmiyor. Kitabın sayfa düzeni ise korkunç. Dar kenar ve satır boşlukları okumayı çok zorlaştırıyor. Sayfa sayısını düşürmek için bu yol seçildiğini düşünüyorum ama okura da yazık ya. Son olarak, bu kitap sayesinde Chinawoman ile tanışmış oldum. Zevkle dinleyeceğim.
Albina
AlbinaArkın Çalapala · Yanankaravan · 20121 okunma
"Fransızlarda ‘mezar taşları gibi yalan söylemek’ gibi bir tekerleme var. Kendi hayat hikayesini anlatmak da buna benzer. Önce hafızamızın aynasında sadık akisler aramak ve onları infiallerimizin, egoizmimizin eklediği çizgilerden ayırt etmek kabil mi? Belki otobiyografik bir roman kaleme almak caiz. Ama birkaç sayfada bütün bir ömrün muhasebesini yapmak hem tehlikeli hem abes. Her hal tercümesi bir müdafaanamedir. Kendimizi tanımak irfanın varabileceği en yüksek merhale."
Sayfa 21 - Jurnal, 27.3.1983Kitabı okudu
Reklam
Cemil Meriç
Fransızlarda ?mezar taşları gibi yalan söylemek' gibi bir tekerleme var. Kendi hayat hikayesini anlatmak da buna benzer. Önce hafızamızın aynasında sadık akisler aramak ve onları infiallerimizin, egoizmimizin eklediği çizgilerden ayırt etmek kabil mi? Belki otobiyografik bir roman kaleme almak caiz. Ama birkaç sayfada bütün bir ömrün muhasebesini yapmak hem tehlikeli hem abes. Her hal tercümesi bir müdafaanamedir. Kendimizi tanımak irfanın varabileceği en yüksek merhale. Tanımak ve tanıtmak. İnsanın kendisini tanıması yetmez, başkalarına da tanıtması gerek.
Çetin Altan- Non figüratif / 18.01.2015 Bu pazar siyasetçilere biraz eğlenceli tarafından takılalım. Tatil gününün sakin neşesine uygun bir avuç eğlencelik. * Bir Yunan düşünürüne sormuşlar: - Bir insanın aklını nereden anlarsınız? - Konuşmasından. - Ya hiç konuşmazsa? Düşünür: O kadar akıllı insan yoktur, demiş. Vardır, vardır; örneğin bizim bazı
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.