Abbas Tekin

Tecrübeler Fıkhı ve Nefse Özen Gösterme
Şunu bil ki kim nefsine özen göstermeyi bir kenara bırakır da tecrübeyi kavramak ile rızıklandırılırsa o kişi hayrı ve şerri anlama mertebesine ulaşır, nerede ve nasıl hareket edeceğini, nasıl tabir kullanacağını ve nasıl nitelemelerde bulunacağını bilir; idrake ulaşır, anlar ve hikmetle konuşur. Bu kişi bir öğüt dinlediğinde anlayışı, marifeti ve tavsif gücü artar, kıvrak zekâsı fazlalaşır ve ihtiyacı olan şeyler için (ilim gibi) mutlu olur.
Reklam
İnsan kendi ayıplarını görmede ahmak, başkalarının ayıplarını görmede ise allâmedir.
Mâlik b. Dinar’dan şöyle rivayet edilmiştir: “Bazı kitaplarda şöyle okudum: Diri olmak ve ilme’l-yakîne ulaşmak seni sevindiriyorsa her zaman dünyanın şehvetlerini alt etmeye çalış. Kim dünya şehvetlerini alt ederse şeytan onun gölgesinden ayrılır.”
Sayfa 101Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Zihni Efendi’nin Ahlâkı
Zaten Suyûtî ve Abdülvahhâb Şa’rânî’nin belirttiğine göre, şeriatın hakikat ve hikmetleri ancak tasavvuf ilmiyle tam anlaşılabilir. Tasavvuf ilminin ihlâs ve tahkik ruhuna sahip olmadan hakikatle hurafeyi, doğruyla yanlışı birbirinden ayırmak hayli güçtür. Durum bu olunca bir takım yanlışları doğru kabul etme tehlikesi baş gösterir. İşte Zihni Efendi’nin ilmî ufuklarının bu tasavvuf sahillerine kadar ulaştığına eserleri şahittir.
Yakîn Neyle Elde Edilir?
Hz. Aişe'nin (r.a) Hz. Peygamber'den (sav) rivayet ettiği bir kudsi hadiste Allah (c.c.) şöyle demektedir: "Kulum bana farzları eda etmek gibi şeylerle yaklaşır. Kulum nafilelerle bana yaklaşmaya devam eder ve en sonunda ben onu severim. Kulum bana karşı samimi olmak gibi nafilelerle bana daha da yakınlaşır ve ben onu severim. Ben onu sevdiğimde ise duyan kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı, konuşan eli, akleden kalbi olurum.” Allah'la akleden, Allah’la konuşan, Allah'la duyan, Allah'la gören, Allah’la tutan ve Allah'la yürüyen bir kul hakkındaki zannımız nedir! O kulun çalışması, gayretleri nasıl dünyaya yönelik olsun! Birisi "Bu nasıl olur?” diye sordu. Şöyle cevap verdi: Bu, Allah’ın işlerini kolaylaştırdığı, onun yönetimini, korumasını, gözetimini üzerine alıp kullandığı bir kuldur. Allah bu kula yönelik tasarrufu altında ondaki şehvetleri öldürür, zorlukları kendisine kolaylaştırır. Kendisine nurundan bol bol verir. Ona sebepler noktasında yardım eder. Ona ilham eder ve onu anlayışlı kılar. Onu akıl sahiplerinden yapar. O da konuştuğu zaman bir hikmetle konuşur, sustuğu zaman bir düşünce ile susar hale gelir. Baktığında ibret nazarı ile bakar, yürüdüğünde heybetle yürür. Güç kullandığında galip gelir. Kalbi düşünceden kurtarılmış, işlerde tedbir elinden alınmıştır. Bunların hepsi Kitap ve sünnette gerçekliği kabul edilen şeylerdendir.
Sayfa 38 - hayykitapKitabı okudu
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam