Bir insan eşyayı da suçlayamazsa, divana istediği gibi bir tekme atmazsa insanlığı nerede kalır?
Sayfa 671
Bu sırada bir vınlama duyuldu. Hakan başını son anda kurtarmıştı. Amerikalı genç bir asker, çok yakınlarında belirmiş ve heyecanla elindeki tüfeği mızrak gibi Hakan'ın kafasına doğru fırlatmıştı. Şimdi silahsız ve gözleri korkuyla açılmış bir halde Türk askerlerinin arasında kalmıştı. Binbaşı Hakan, koşarak Amerikalı gencin yanına geldi ve göğsüne bir tekme vurarak sırt üstü yere yıktı. Boğazına bastı ayağını ve süngü takılı tüfeğini kaldırdı. "Dur!" diye bağırdı Hasan Paşa. "Ama komutanım, esir alacak durumda değiliz. Onu bırakamam, gidip bir askerimi öldürebilir." "Yarala yeter."
Reklam
"Ben bu türden çok gördüm ülkemde .. seni düş kırıklığına uğratan eşine çamur atmak , geçimsiz bir komşuyu rahatsız eden çocuğu hırpalamak , iyi bir insanı alaya almak ya da sömürmek , vereceğin yerde almak , yalvararak istenen yerde vermek , ama sevgiyle istenen yerde asla vermemek , düşmüş ya da düşmek üzere olan bir insana tekme atmak , gerçeği söylemek gerektiği yerde yalan söylemek , yalana değil gerçeğe saldırmak ..."
… bu insanlardan tekme, taş ve sopadan başka bir şey görmemişti. Kanlı bıçaklı düşmanıydılar ve ona işkenceden zevk alıyorlardı sanki.
-Tekme mi? Yani bir kıza öğretilecek bir şey mi? - Elbette peder.Tam olarak kız olduğu için, yumruk atmayı,ısırmayı, tekme atmayı öğrenmeli. - Bunlar bir inananın sözleri değil.Burada biz yanımızdakileri sevmeyi öğretiyoruz. - Kendimizi daha fazla korumamız gerekenler bize en yakın olanlardır.
dünyaya çalım atmak.
Önceki dönemlerdeki ahireti seçişin işareti "dünyaya tekme atarak" verilirdi. Yeni tavrımız bu davranışın yetersiz ve etkisiz kalışı üzerine bina edilmelidir. Dünyaya tekme atmanın dünya hayatına meylederek insan hayatını karartanların baskıcı akıl düzenine müdahalede bulunamayacağını gördüğümüz için ayırdetme ve seçme zorluğu içine düşüyoruz. Tavır alışımızın birbirine geçişmiş dünyaların karmaşıklığını küçük düşürecek bir davranışla desteklenmesi gerek. Dünyaya çalım atacağız. Bu demektir ki bizi tuzağına düşürmek isteyen dünyaya bir tuzak kuracağız. Hem de bilimin, felsefenin, sanatın yöntemleriyle
Sayfa 102
Reklam
Kendime tekme atıp kendi kendimi, kendi evimden kovmak istiyorum. Keşke yapabilsem. Yakamdan tutup kendimi koysam kapının önüne. Yürü git lan, nereye gidiyorsan git, bıktım senden, senelerdir pinekliyorsun aynı evin içinde, defol gözüm görmesin seni desem, sonra dükkâna gitsem ertesi gün, kendimi dükkânın kapının önünde bulsam, ordan da kovsam, üç beş kuruş para sıkıştırıp cebime, "Git koçum bir daha görmeyeyim seni bu dükkânın önünde" desem, nasıl rahatlardım kim bilir? Ama kendimi kovamıyorum. Kendimin içinden çıkıp gidemiyorum. Bedenim ruhumun betonu gibi, çık içinden çıkabilirsen.
Sayfa 13 - Doğan kitap YayıncılıkKitabı okuyor
Maalesef
"Tekme, yere düşene Lokma, doymuşa Yokluk, varlık görmemişe Varlık, yokluk görmemişe..."
Clausen ile karısı Lena vardı bir de. Clausen iş istemeye geldiğinde karısı Lena yanındaydı. Lena’nın kucağında bir bebek, iki yanında iki küçük çocuk vardı. Bir yardım kurumu göndermişti onları. Sabit bir gelirleri olsun diye onu hemen gece mesaisine koydum. Birkaç gün sonra ondan bir mektup aldım, şartlı tahliye memurunu görmesi
Bir süredir kendimi hissetmiyorum. Üstümdeki aşk kalkanlarından sıyrılmış gibiyim. Ve şu kalkan, yerde ölü bir at gibi yatıyor. Bir tekme vurup atamıyorum. Belki artık bedenime bile dar gelir... Nedense en çok bir ata yakışıyor bu hüzün.
Reklam
Bir süredir kendimi hissetmiyorum. Üstümdeki aşk kalkanlarından sıyrılmış gibiyim. Ve şu kalkan, yerde ölü bir at gibi yatıyor. Bir tekme vurup atamıyorum. Belki artık bedenime bile dar gelir... Nedense en çok bir ata yakışıyor bu hüzün.
İtalyanlar elbette hırsızdı fakat işe gece çıkmaları, yakalanmamak için uyguladıkları stratejiler, yakayı ele verdiklerinde utanca kapılmaları gösteriyordu ki yaptıklarının yanlış olduğunu kendileri de biliyordu. Almanlar ise günün herhangi bir saatinde istedikleri eve girer, eşyalara tekme savurur, yaşlı mı, çocuk mu, hasta mı aldırmadan ev halkını döver ve gözlerinin içine baka baka canlarının çektiğini alıp giderlerdi.
Sayfa 524Kitabı okudu
Harcadığım bütün çabalarımın boşa gittiğini görmek beni deli ediyor. Böyle durumlarda, sırf kendime tekme atabilmek için yogaya başlamak istiyorum!..
Yeniden...(5)Kitabı okudu
Allah-u Ekber
Roma sirklerinin yerine Mekke meydanları; aslanlar yerine kavuran güneş.. Sırtlarında tenleri üzerine demir zırhlar geçirilmiş, güneşin en kızgın saatinde açıkta bekletilenler.. Karşılarında bütün bir curcuna; yuha, tükürük, tokat, tekme, küfür... Hepsinin yüzünde derin bir tevekkül, teslimiyet, huzur ve emniyet. Tüm yaşatılanlara rağmen İslâmdan dönen yok..
Zebralar, timsahların ağzını burnunu dağıtır, zürafalar aslanlara tekme atar, antiloplar sırtlanların karnına boynuz takar, yunuslar köpek balıklarının böğrüne pis burun vuruşu ile dalar... Avuç içi kadar kuşcağızlar, yuvalarına doğru sinsi sinsi ilerleyen kolum kadar yılanları gagalayıp penceremekte hiç tereddüt tüketmezler... Yavruları söz konusu olduğunda, her anne gözünü karartır ve kendi canını yavrucağızının canı uğruna vermekten çekinmez çünkü bir canlıya başka bir canı kendi canından daha çok sevdiren bir şeydir annelik...
Sayfa 118Kitabı okudu
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.