Kırık kalpler tiyatrosu
"Kırık kalpler tiyatrosu; sahnesi herkese açık bileti bir insan kadar ucuz.Fakat her seferinde karşımıza çıkan tanıdık, hayal kırıklığı yaratan berbat bir oyunculuk ve bitmek bilmeyen sürekli tekrarlanan aynı bilindik senaryo. Oyuncuların maskeleri altında hep bir yalan gizli ve tiyatronun perdesi her zaman aynı sona doğru yol alıyor. Peki, neden hala bu gösteriyi izliyoruz? Belki her seferinde umut ediyoruz, belki geçmişte yaşadıklarımızı tekrar yaşamak istiyoruz. Ya da sadece biraz eğlenmek için, kim bilir? Herkesin kendi nedenleri vardır." 𝓔𝓁𝒾𝒻.𝒯
Gizli Tarih, kenar notu 7, Bölüm 5
"Deprendi miserum est." – 5. Bölümün başında, Francis, Bunny ile çıktığı randevunun ardından eve dönüp Henry'yi Richard'ın beynini yıkama çabalarının ortasında görünce, Henry gergin arkadaşını Latince bir şekilde sakinleştirmeye çalışır: "Henry bir kadeh almak için mutfağa gitmişti. Geri döndüğünde kadehi viskiyle doldurup
Reklam
Eğer anlam, en son bulunacak olanın değil, en başta verilmiş olanın yeryüzüne terbiye edilmesi ekseninde gerçeklik kazansaydı, acının ve acı üzerinden şekillenen koşulların, hem insanlığın tarihsel sahnesinde hem insanın bireysel var oluşunda bu derece kuvvetli ve kendini sürekli tekrarlayan bir mevcudiyeti olamazdı. Anlam yaratımı dışsal ve mutlak surette açık olmayan bir nitelikte olduğundan; ve dışsal anlamın elde edilmemiş olması nedeniyle yaratılmak istenen içsel anlamların birbirinden farklı koşul ve ihtiyaçlar içinde ortaya çıkışının yarattığı durum, insanın anlamı avuçlama gayesinde, mecburi olarak bir süreci ve süreç içinde gidilen yolda yapay çelişiklikleriyle bulunan anlam teşebbüslerinin acıyı da kendileriyle beraber taşımalarını zorunlu kılıyor. Bizzat bu acının anlam arayışına eşlik etmesi; hatta bizzat acının anlam arayışını ileriye taşıması, bir tanrının var olmadığının mutlak kanıtını teşkil eder.
Beynimi kanatan kitaplar var kitaplığımda. Hepsi bir bir çivilendi kafatasımın içine. Anlayamadığım cümlelerle dolu olanlar bile kırdı geçti kafatasımı, bir garipliğe ulaşmak üzere his ediyorum kendimi ve bir dakika bunu biraz düşünmeliyim, öylesine bir his mi? Öylesine değil, içte gizlenen bir düşünce, garipleşiyor bir şeyler, hayat gibi, fark ediyorum bazı şeyleri ve çoktan garipleşmiş, beynim yarılmadan önce duymamışım, meğer insan bir tek 25 yaşında hayal kırıklığına uğramazmış, 30’undan sonra büsbütün yıkılırmış ve ulaştığım şey sanırsam bu, kendim! Kendime ulaşıyorum, her gün biraz daha fazla içime dalıyorum ve meğer çoktan garipleşmişim, meğer çoktan yıkılmışım, kırıklığına uğradıklarım önceden sebebi var olan, neticeye varan acı hakikatlerimmiş, az önce yazdığım birkaç cümleyi sildim, gerek yok onların tekrarına, şimdi yeni sualler ve misaller üzerinde duralım, ulaştığım gariplik bir tek geçmişle alakalı mı? Hem evet hem hayır! İleride bekleyenler de çok garip, hem evetim hem hayırım gibi, kendini tekrarlayan tarih gibi.
Uzun zamandır yazmadık bakalım körelmiş miyiz
Bazen istediğin ama olduramadığın şeyler olur. Sanki elinde bir yıldız almış tutmak istersin ama ne yaparsan yap kayar gider. Sonra derin bir hüzün çöker kocaman bir üzüntü kuyusuna düşersin sesin çınlaya çınlaya dibe doğru gidersin. Vardığında ise nasıl elin kolun yara olursa düşmekten, kalbin de öyle tozlu topraklı yara bere içinde kalıverir. Bir süre için acır durur. Bir süre kabullenmez olursun. Sonraki günler acı sürer ama bir kabulleniş gelir. Sadece günde birkaç kez tekrarlayan derin iç çekmişler kalır çünkü yüreğin karanlıkta kalmıştır. Işık yok olmuş yolunu bulamaz halde uyusan olmaz, düşünsen olmaz...içinde müthiş bir hayıflanma derin Bi Keder oturuverir sanki gemi karaya oturmuş gibi... Sonra uzun bir sessizlik, gerginlik, ne yapacağını bilememe. Sonra hayat acımasız bir şekilde devam eder. Güneş yeniden doğar, sokak her günkü gibi kalabalık olur. Böylece günler geçer. Bir gün Nihayet tutunacak bir dal bulmaya karar verirsin. Bu bazen bir Seyehat, bazen yeni bir hobi, bazen yeni bir şehirde yaşamak veya aşırı çalışmak olabilir. İşte o zaman düştüğü yerden kalkar insan. İyi olmak için elinden geleni yapar ve küllerinden yeniden doğar.
Bağımlı olma hobisi.. Bir duruma, bir nesneye, bir insana.. Sevmekle çok karıştırdığımız bu fiil, sevginin insana verdiği yaşam enerjisi ve sevincin aksine mod düşüren, depresyona sokan, hayatı anlamsız kılan bir durumdur. Kişi başta bu durumu unutmada zorluk olarak algılasa da, unutmanın mümkün olmadığı o zaman dilimi hayatından kayıp gittiğinde
Reklam
170 öğeden 171 ile 170 arasındakiler gösteriliyor.